Mekanlar şahsiyetleri belirler, bir şehir huzur vermiyorsa, o şehrin insanları huzurlu olamaz. Şehir saygı ve sevgi vermiyorsa, o şehrin insanı da noksan kalacaktır. Artık insanlar huzur veren şehirler istiyor.
Büyük mimari projeler inşa ederken, büyük adımlar atarken, insan ruhuna dokunan çalışmaları asla ihmal edilmemelidir. Sosyal belediyecilik kavramı, proje üreten ve uygulayan belediyecilik anlayışı daha çok tercih edilmeye başlanmıştır.
Felsefesiz, ruhsuz, büyümek için büyüyen şehirde huzur arayan yığınlar asla huzur bulamayacaktır. Bir şehirde huzur, emniyet, estetik yok ise orada insanlar mutsuzdur. Kurulan şehirler ruhu olan ve yaşayan, canlı şehirler oluşturulmalıdır. Bütün unsurları ile insanı yaşatmayı hedefleyen şehirler, nitelikli insanı ve yatırımı cezbederek kalkınmaya ivme katar.
Kentsel dönüşüm bina kurmak değil, yaşam kentleri kurmak, mahalle kurmak, yeşil alan, sosyal alan kurmaktır. AVM kültürü yerine, kapalı çarşı modelini oluşturmak ve insanı, ruhunu, yerliyi koruyan bir model oluşturmak için çalışılmalıdır.
Çağımızın yeni şehir modellerinden ilham almamız şarttır. Akıllı şehir, kültür şehri, slow city veya sakin şehir, yeşil şehir gibi her bir model örnek alınabilir. Evrensel modelleri dikkate alıp kendi özgün modelimizle sentezleme becerisini göstermeliyiz. Osmanlı, Selçuklu mimarisini modern mimari ile sentezlemeliyiz.
Gelecek kuşaklara nasıl bir dünya ve nasıl bir çevre bıraktığımıza bir bakalım. Biz, sadece bugünün şehirlerine, bugünün insanına, bugünün Türkiye’sine karşı sorumlu değiliz. Bizler, bugünden yarını inşa etmenin, yarını imar etmenin sorumluluğunu omuzlarımızda taşıyoruz.
YORUMLAR