Geçtiğimiz hafta sonunda birlikte eğitim aldığımız Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden doktor arkadaşlarıma ve eşlerine Manisa’yı gezdirdim. Sabah ilk olarak Üçpınar Köyü’nde Köfteci Mustafa’da kahvaltımızı yaptık. Her şey on numaraydı. Sonra Manisa Sultan Camii ve Külliyesi, Tıp Tarihi müzesini gezdik. Bize müzeyi gezdiren Celal Bayar Üniversitesi öğretim görevlisi gerçekten görevini en iyi şekilde yapıyor. Arkadaşlarım Ulu Camii, Mevlevihane ve diğer tarihi mekanları inceleme gezisinde yeni yerler görmenin heyecanını yaşadılar. Valilik binası ve Cumhuriyet Meydanını gezerken Saray-ı Amire’den bahsedince, arkadaşlarım sarayı Muhteşem Yüzyıl dizisinde gördüklerini, şimdi gezmek istediklerini belirttiler. Tabii ki bir Manisalı olarak ben ne diyeceğimi bilemedim. Şimdi Saray yok, sadece maketi var deyince hayretler içinde üzüldüler. Neden yenisinin aslına uygun inşa edilmediğini anlatamadım.
Pek çok kimse Sarayı Amire hakkında bir bilgiye sahip değil. Bu yazımda size Manisa Sarayı yani Saray-ı Amire’den bahsetmek istiyorum.
Osmanlı İmparatorluğu'nun tahtına varis olan şehzadelerin yetiştiği Manisa'da, 1403 yılında 2. Murat tarafından yaptırılan ve dönemin en büyük eseri olan Saray-ı Amire'den (Manisa Sarayı) günümüze sadece adı kaldı.
Sultan III. Mehmet'ten sonra şehzadelerin İstanbul dışında eğitimi yasaklanınca kaderine terk edilen, Kurtuluş Savaşı sırasında ahşap kısımları tamamen yanan Saray-ı Amire'nin bir maketi, şehir merkezine beş yıl kadar önce Osmanlı İmparatorluğu dönemi nakkaşlarından Osman'ın minyatürüne dayanarak yapılabildi. Bugün sadece Fatih Sultan Mehmet zamanında yaptırılan Fatih Kulesi mevcuttur. Onun dışındaki kalıntılar maalesef günümüze ulaşamamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli Sancak Beyliklerinden bir tanesi olan Manisa'da Saruhan Sancağı'nda yaptırılan 52 dönümlük arazi üzerinde şehzadelerin yaşamlarını sürdürdükleri ve ailelerini barındırdıkları tarihi bir mekan. Maalesef bunun izleri bugün toprak altındadır. Saray-ı Amire Topkapı Sarayı'ndan sonra Osmanlı'nın Anadolu'da yaptırdığı en önemli tarihi mekanlarından birisidir. Bugün Hükümet Konağı olarak bilinen Vilayet binasının alt tarafında kalan Fatih Parkı ve çevresinde konuşlandırılmış olan Saray-ı Amire'nin bulunduğu alanın büyük bir bölümü park olarak kullanılmaktadır.
Evliya Çelebi de 1671-1672 yıllarında geldiği Manisa’da, bu saraydan söz etmektedir. Saray, özellikle Osmanlı’nın yükselme döneminde büyük önem arz eder. Ve bazı kaynaklara göre Topkapı Sarayı’ndan sonra gelir. Çünkü Manisa, imparatorluğun merkezi İstanbul’a en yakın sancaktır aynı zamanda. Ve taht hayaliyle yetişen şehzadelerin, tahttan önceki son durağıdır.
Manisa'nın Şehzadeler Kenti kimliğini yeniden kazanmasında bu sarayın tekrar hayata kazandırılması gerekmektedir. Şehzadelerin torunlarına düşen, atalarının eserlerine sahip çıkmak, değerleri ve hatıralarını ayağa kaldırmaktır. Şehzadeler Şehri Manisa’ya ziyarete gelen misafirler Saray-ı Amire’yi görmek istemektedirler. Bu sarayı aslına uygun olarak yapmak hepimizin göre
YORUMLAR