Bu günlerde siyaseti yakından takip edenlerin birleştiği bir nokta var. O da bu seçim sürecinin önceki seçimlere göre daha düşük yoğunluklu ve daha heyecansız geçtiği. Partilerin aldığı oy oranlarının çok önemli sonuçlar doğuracağı herkes tarafından kabul edilen seçimlere vatandaşların ilgisizliği merak konusu. Akşam haber bültenlerinde siyasi parti liderlerinin karşılıklı atışması olmasa seçim vatandaşların gündeminde yer almayacak. Geçtiğimiz günlerde İzmir’e gelen GENAR Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş’a bunun nedenini sorduğumda ilginç bir yanıt aldım. Aktaş’a göre seçmenin büyük çoğunluğu kararını çok önceden vermiş durumda ve şu an yüzde 5 civarında kararsız var. Bütün partiler bu yüzde beşten pay alma peşinde. Yaptıkları son araştırmaya göre AK Parti’nin yüzde 45, CHP’nin yüzde 29, MHP’nin yüzde 15, HDP’nin ise yüzde 9.2 oranında olduğunu söyleyen Aktaş, yurtdışı oylarından da aslan payını AK Parti’nin alacağını yani yurtdışından gelen oyların AK Parti’nin oyunu yüzde 1 oranında artıracağını, yurtdışı oylarından ikinci büyük payı ise HDP’nin alacağını vurguluyor. Geçtiğimiz aylar da AK Parti ve CHP’den MHP ve HDP’ye doğru bir oy akışının olduğunu kaydeden Aktaş, son günlerde bu iki partinin oylarını geri almaya başladıklarını tespit ettiğini de söyledi.
Devamlı okuyucularımız bilir. Siyasi değerlendirmelerimiz de objektif olmaya her zaman özen gösteririz. Bunun için de özellikle İzmir’deki farklı partilerin etkinliklerini takip edip saha da gördüklerimizi tarafsızca yorumlamaya çalışırız. İzmir’deki duruma baktığımız da şu tabloyu görüyoruz.
İktidar partisi AK Parti sahada istediği ivmeyi yakalamış değil. Özellikle aday belirlemede yaşanan sıkıntılar ve teşkilatta yaşanan kırgınlıklar sürüyor. Geçmişte partinin üst kademelerinde görev yapmış pek çok isim kendini dışlanmış hissettiği için çalışmalara katılmıyor. Kurulduğundan bu güne hiçbir zaman yeterince güçlü olmayan teşkilatın geçmişte Tayyip Erdoğan rüzgarıyla yakalanan oy oranını koruyabileceği şüpheli. Dürüstlüğünden ve iyi niyetinden kimsenin şüphe etmediği İl Başkanı Bülent Delican’ın genç ekibiyle sağlayacağı başarıyı bende merak ediyorum. İyi niyetli ve gelecekte iyi birer siyasetçi olacaklarına inandığım ekibinin en büyük eksiği tecrübe. Benim siyasette en önemsediğim meziyet olan ‘tecrübe’ deneyimli isimlerin takviyesi ile ekibe kazandırılabilir. Bu konuda ki zaaflarını çözemezlerse ve hata yapmaya devam ederlerse AK Parti’nin geçen seçimdeki oy oranına ulaşması zor gözüküyor.
AK Parti’nin aday listesinde bazı yadırgadığım isimler olmasına rağmen 1. Bölge de Bakan Veysel Eroğlu, Cemil Şeboy, Necip Nasır, Cemal Bekle, Kazım Erten gibi isimler öne çıkmış durumda. Özellikle Kazım Erten’in demokrasi ve çoğulculukla ilgili fikirleri AK Parti’nin İzmir’deki söylemi haline dönüşürse uzun vadede faydalı olur diye düşünüyorum. Yıllardır İzmir’de bu konuları gündeme getiren, bilgi birikimi ile dikkatleri üzerine çeken Erten’in geçte olsa fikirlerini ifade edeceği bir platform bulmuş olması İzmir için kazançtır.
İkinci bölge de ise İbrahim Turhan, Nesrin Ulema, Hamza Dağ, Kerem Ali Sürekli isimleri performansları ile öne çıkıyor. Özellikle İbrahim Turhan, ikili ilişkilerdeki doğal ve sıcakkanlı tavırları ile ilk başta kendisini çok iyi tanımayan teşkilat ile etkili bir iletişim kurdu. Geçtiğimiz günlerde gençlik kollarının katıldığı bir toplantı da izlediğim Turan, yaptığı konuşmayla gençlerin gönlünü kazanmayı bildi. Son zamanlar da AK Parti toplantılarında sık rastlanmayan bir coşkuya tanık olduğum toplantı da bazı gençlerin heyecandan gözlerinin dolduğunu görmek beni şaşırttı. İzmirli olan ve İzmir’i bildiği sözlerinden anlaşılan, özgeçmişi başarı hikayeleri ile dolu olan Turhan’ın kumaşı siyasete çok uygun. AK Parti teşkilatı İzmir’de aradığı lideri buldu diye düşünüyorum. Yine ikinci bölge adaylarından Hamza Dağ’da müthiş bir özveriyle çalışıyor. Teşkilatın ayak uydurmakta zorlandığı Dağ’da aynı günde 3-4 ilçe ziyareti yaparak, gençlik kollarının ve ilçe teşkilatlarının çalışmalarına destek oluyor. Gençlik kolları başkanlığından bu yana başarılı bir grafik çizen Dağ’ın da siyasette önünün açık olduğunu görmemek mümkün değil. Yine yıllardır teşkilatın her kademesinde görev yapan, haksızlıklara uğramasına rağmen yılmadan mücadelesini sürdüren Kerem Ali Sürekli’de 2. Bölge de AK Parti’ye ivme kazandıran isimlerden birisi. Teşkilatın farklı kesimlerinin üzerinde uzlaşabileceği ender isimlerden olan Sürekli, çalışmalarında siyasi tecrübesiyle dikkat çekiyor.
Yıllardır siyasi danışman ve gazeteci olarak siyaseti yakından izliyorum. Aynı zamanda araştırma firması sahibi olarak anketleri de takip ediyorum. Benim AK Parti tabanında gördüğüm en önemli özellik, seçim süreci başlamadan partisinden uzaklaşsa ve eleştirse de, teşkilat içindeki kırgınlıklar nedeniyle küsse de , hatta kendisini dışlanmış hissedip başka partiye oy vereceğini söylese de son günlere gelindiğinde fikrini değiştiriyor. İş ciddiye bindiğinde ve sandığın başına gittiğinde yine AK Parti’ye oy veriyor. Bunun nedenini siyaset bilimciler ve sosyologlar araştırıp beni de bilgilendirirse mutlu olurum.
AK Parti söz konusu olduğunda Tayyip Erdoğan’a ayrı bir paragraf açmamak olmaz. Önceki seçimlerde Erdoğan’ın seçim öncesi meydanlara çıktığında partisinin oylarını 6-7 puan artırdığı biliniyor. Erdoğan, yapacağı mitinglerle AK Parti’nin oylarında bir yükselme sağlayabilecek mi ? Bekleyip göreceğiz.
Seçim sonuçlarına yönelik ikinci yazımızda ise CHP’yi değerlendireceğiz.
Notlar: 1- Peki bunca şeyi biliyorsun da seçimlerde sonuç ne olur diye sorarsanız 10 gün kala tahminlerimi açıklayacağım. Yıllardır İzmir de pek çok gazeteci arkadaşımla seçim sonuçlarına yönelik girdiğim iddiaların hemen hemen hepsini kazandım. Ancak ilk kez bu seçimler ile ilgili tereddütlerim var. Yine de kazanıp alamadığım takım elbiselerin sayısında artış olacağına inanıyorum. Geçen seçimlerde takım elbise kazandığım köşe yazarı arkadaşın kefili Aziz Kocaoğlu idi ancak ondan da ses çıkmadı.
2- AK Parti İl Başkanı Bülent Delican’a birkaç önerim olacak. Son günler de yaptığı çıkışları kim tavsiye ediyorsa ondan uzak dursun. Makam odasının kapısını sökmeyi 11 ay sonra akıl etmeler, bayrak direğine tırmanmalar çok tuhaf kaçıyor. Ayrıca “gazetecilere randevu vermeyin” diyen kimse onu da acil yanında uzaklaştırsın.
3- Siyasette tecrübeye değindik bir örnek vermeden olmaz. Geçtiğimiz günlerde İzmir’de bir toplantıya katılan Bilal Erdoğan’ın fotoğrafları medya da yer aldı. Basına kapalı olan toplantıdaki fotoğrafların medyada yer alması büyük ses getirdi. Sonra da bunu sosyal medyada paylaşanın AK Parti İzmir’in koordinatörlerinden birisi olduğu anlaşıldı. Demek ki ‘tecrübe şart’.
4- Laf lafı açıyor, koordinatör demişken AK Parti de koordinatör enflasyonu var. Önce bir İl Seçim Koordinatörü atandı. Sonra 1. Bölge ve 2. Bölgeye iki koordinatör yardımcısı atandı. Sonra başına milletvekili Ali Aşlık atandı. Ondan sonra da en tepeye koordinatör olarak milletvekili Zeyt Aslan atandı. Tüm bunlar bana bir Kızılderili atasözünü hatırlattı. “ Şef çok, kızılderili yok.”
YORUMLAR