Olaylara eleştirel gözle bakma alışkanlığına sahip olan biz gazetecilerin zaman zaman siyasette örnek olabilecek olayları da gündeme getirmemiz gerektiğini başından beri savunuyorum. İlk yazdığım köşe yazısının üzerinden yıllar geçti. Dönüp te arkaya baktığımda kimseye haksızlık etmemeye azami çaba gösterdiğimi görüyorum.
Ak Parti İzmir İl Teşkilatı ile ilgili uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. İl Teşkilatı ile ilgili yazmamışım çünkü uzun zamandır yaptıkları elle tutulur bir faaliyet yok. İzmir’e gelen bakanların karşılanıp, ağırlanmasını ve demokrasi nöbetlerini çıkarın geriye il ve ilçe danışma toplantılarından başka bir şey kalmıyor. Bir dönem çalışmalarını taktir ile takip ettiğimiz kadın kolları bile rutine dönmüş durumda. Demokrasi mitinglerindeki coşkusunu kaybeden teşkilat, üzerindeki ölü toprağını atmak için bir işaret bekliyor. AK Parti’deki FETÖ temizliği İzmir’de de yapılmadığı sürece teşkilatın eski günleri arayacağını düşünüyorum. Çünkü FETÖ ile ilişkisi teşkilat tarafından bilinen isimlere karşı herhangi bir yaptırım uygulanmaması tabanda giderek rahatsızlık yaratıyor. Teşkilatın çalışmaması ya da çalıştırılmamasında FETÖ bağlantısı herkes tarafından bilinen isimlerin hala İzmir de etkin görevlerde bulunmaları yatıyor. Dilerim etkili konumda bulunanlar bunun öneminin farkındadır. Yoksa bunun vebalini taşıyamazlar. Bu seçimlerde hata yapıp yüzde 10 eksik oy almaya ya da bir ilçede adayı yanlış belirleyip seçimi kaybetmeye benzemez. Bu konuda gereğini yapmayanlar teşkilata bunu anlatamazlar. Bizden uyarması, gereğini yapmak onların görevi. Ülke olağanüstü bir dönemden geçtiği için herkes gibi biz de bekliyoruz. Önümüzdeki süreçte bu konuyu tekrar gündeme getireceğiz.
İl Başkanı Bülent Delican teşkilat içinde çok eleştirilmesine rağmen koltuğunu korumayı bugüne kadar başardı. Parti kulislerinde Delican’a en acımasız eleştirileri yapanların kendi ekibinden isimlerin olması da ayrı bir yazı konusu. Şahsı ve kişiliği ile ilgili hep olumlu sözler duyduğum Delican’ın yöneticiliği konusunda ise farklı görüşler var. Özellikle basınla ilişkiler konusunda yanlışlar yaptığını düşünüyorum. Basın organlarıyla ilişkiler konusunda dengeyi tutturamaması Delican’ın eksilerinden. AK Parti ile ilgili Delican’ın yaptığı özel açıklamaları hep aynı kalemlerden okumak bizleri şaşırtmıyor artık. Yine yerel basın kuruluşlarını cezalandırmak için basına koyduğu ambargo da ilişkileri kötüleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Eleştiriler konusunda fazla alıngan olması da bir başka dezavantajı. Siyasetçilerin hakaret, tehdit ya da art niyet taşımayan eleştirilere toleranslı davranması gerekiyor. Bu konuda bir önceki İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ı örnek alması iyi olur. Akay, görevden ayrılalı uzun bir süre olmasına rağmen İzmir basını tarafından en çok sevilen siyasetçiler arasında ilk sıralarda gelir. Eski bir dostluğumuz olmasına rağmen zaman zaman yaptığım sert eleştirileri bile olgunlukla karşıladığını hatırlıyorum. Eleştirilere karşı hoşgörüsü ve ikili ilişkilerdeki başarısı konusunda hakkını teslim etmek gerekir. İl Başkanı Delican’ın geçmiş deneyimlerden de dersler çıkararak iletişim konusunda yaşanan sıkıntıları çözüme kavuşturacağını düşünüyorum. Teşkilat ile ilgili yaşanan sıkıntıları da ayrı bir gündem de değerlendiririz.
AK PARTİ BAYRAKLI’DA NELER OLUYOR?
Son iki yerel seçimde AK Parti İzmir İl Teşkilatı’nın kendi elleriyle CHP’ye teslim ettiği ilçe hangisidir? Diye sorulsa cevabım Bayraklı olur. Son yerel seçimde CHP’de aday belirlemedeki hataları sonucunda Aliağa’yı MHP’ye, Menderes’i ise AK Parti’ye elleriyle teslim etmişti.
Kuruluş döneminde yaşanan bazı sıkıntılar nedeniyle ilçe olduktan sonra yapılan ilk seçimde Bayraklı’da CHP karşısında yenilgiye uğrayan AK Parti, genel seçimlerde zaman zaman 15-20 bin civarında fark attığı CHP’ye karşı 25 bine yakın fark yiyerek ikinci seçimi de kaybetti. O dönemde aday belirlemede etkin olan isimlere bu kaybın hesabının sorulmasını bekleyen AK Parti Bayraklı Teşkilatı daha uzun süre bekleyecek, gelişmeler onu gösteriyor.
Bir dönem İlçe Başkanı Erdal Seyitler liderliğinde müthiş bir çalışma temposu yakalayan ilçe örgütü, Seyitler’in görevden alınmasından sonra bir daha o havayı yakalayamadı. Üstüne bir de aday belirleme sürecinde yaşanan hatalar ve kırgınlıklar sonucunda mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Burada CHP’li Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın da hakkını teslim etmek gerekir. Hem yaptığı çalışmalar ve halkla ilişkilerdeki başarısı ile hem de AK Parti İl Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Çekiççi ve yine AK Parti ilçe yöneticilerinden Şeref Balbay’ı CHP’den meclis üyesi yaparak AK Parti’ye ikinci golünü attı. (Seçim döneminde uyguladığı strateji sayesinde büyük başarı kazanan Karabağ, siyasi deneyimi, örgütçülüğü ve Kulalılara has zekasıyla CHP İzmir’de siyasetin belirleyici aktörü olmayı sürdürüyor.)
Yerel seçim yenilgisi sonrası darmadağın olan ilçe teşkilatını toparlayan isim olan Yakup Gülcan’da geçtiğimiz günlerde AK Parti Genel Merkezi tarafından istifası istendiği için görevi bıraktı. Pek çok gruba ayrılmış teşkilattan yeni bir ilçe yönetimi oluşturan Gülcan, şartların elverdiği ölçüde başarılı bir dönem geçirdi. AK Parti kulislerinde konuşulan FETÖ ile ilgili bağlantısı olduğu için istifasının istendiği yönündeki iddiaların ise asılsız olduğunu öğrendim. Edindiğim bilgilere göre iddianın Yakup Gülcan ile ilgili kısmı doğru değil. Asıl neden birinci derece yakınlarından birisinin geçmişte FETÖ ile ilişkili olması. Konuştuğum bir AK Parti il yöneticisi Yakup Gülcan’ın samimiyeti konusunda en küçük bir kuşkularının olmadığını ve gelecekte AK Parti de farklı görevlerde bulunabileceğini söyledi.
Yakup Gülcan’ın istifası sonrasında ilçe başkanlığı için pek çok isim gündeme geldi. Genel Merkez Teşkilat Başkanlığından gelen yetkililer, Bayraklı dan çok sayıda isimle görüştüler. Milletvekilleri dahil partinin önde gelenleriyle ilçe başkanı olabilecek isimleri değerlendirdiler. Bu süreçte iki isim öne çıktı. Birincisi daha önce İl Gençlik Kolları Başkanlığı görevinde bulunan Bilal Kırkpınar, diğeri de parti teşkilatında çok sevilen bir isim olan Tanfer Kemerli. Her iki isimde diğer adaylarla kıyaslandığında öne çıkan ve ilçe başkanlığını başarıyla götürebilecek isimler. Bu arada ismini bu süreçte ilk defa duyduğum ilçe başkan adaylarının ise hiç şansları yok. Parti kulislerinden edindiğim bilgiye göre Bilal Kırkpınar’ı AK Parti MKYK Üyesi ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ destekliyor. Tanfer Kemerli ise Milletvekili Kerem Ali Sürekli’nin desteğini almış durumda. Genç yaşına göre siyasi tecrübesiyle öne çıkan Hamza Dağ ile yine siyasetteki deneyimini bildiğim Kerem Ali Sürekli’nin bu iki isimden biri üzerinde uzlaşacağını düşünüyorum. Uzlaşılan isim yeni ilçe başkanı olarak açıklanacaktır.
Son aldığım duyumlara göre Ak Parti kulislerinde mevcut ilçe başkanı adaylarına yeni isimlerin ilave edilebileceği de konuşuluyor. Ancak buna ihtimal vermiyorum. Gençlik kollarından bu yana Bayraklı da siyaset yapan ve Bayraklı’nın yapısını yakından tanıyan Hamza Dağ’ın sürecin belirleyicisi olacağını düşünüyorum.
YORUMLAR