İşte Vatan Partisi’nin İzmir programı:
İzmir sahipsiz.
İzmir hak ettiği yerin çok uzağında.
Neyimiz yok diye başınızı ağrıtmayalım ve neyimiz var ona bakalım.
Hem sanayide hem tarımda başa güreşiyoruz. Sadece Türkiye’nin değil, bütün bir Asya’nın kapısıyız. Avrupa’nın, Afrika’nın ve bütün batımızın yolu bizden geçiyor. Kuşak Yol’un en ucundaki limanız. Limanımız, birkaç dokunuşla sekiz kat daha kapasiteli çalışabilir. Nitelikli, çağdaş, eğitimli insan gücümüz büyük avantajımız.
Ancak bakıyoruz, rehber olacağız diye önümüze düşenler, rant kavgasının dibindeler. Hem kendi içlerinde hem de rakipleriyle hangimiz daha çok alırız savaşı içindeler.
Uzağa bakmak ne kelime, pay kavgasından burunlarının önünü göremez haldeler.
Biz ise ufka bakıyoruz ve dünyanın incisi bir şehir görüyoruz.
Peki nasıl olacak?
Un var, yağ var, şeker var. Helva nasıl yapılacak?
Birinci ilkemiz “Halkçılık”. Atatürk gibi Halkçı olacağız. Tek amacımız halka hizmet olacak. Kamucuyuz, belediyenin yapacağı işleri rant için kurban etmeyeceğiz.
İkincisi, Hükümet’le rant kavgasına girmeyeceğiz. İzmir’in, İzmirlilerin menfaatleri için işbirliği ve uyum içinde çalışacağız.

İLK İŞLER
BİRİNCİ İŞ: ARSA ÜRETMEK
Öncelikli sorunumuz konut.
Hem deprem tehdidine hem de kira ve ev fiyatlarındaki yükselişe karşı Belediye’nin ilk görevi arsa üretmek. Ama, burada kocaman bir ama var. İmarı, halkın hakkı için yapmak.
Önümüzü aydınlatan bilimsel bilgi var.
Hepinizin bildiği Radius planı hâlâ geçerli. 1999 öncesi yapıları kapsıyor ve risk de daha çok orada.
Günceli de var. Çevre Bakanlığımızın hazırladığı “İzmir Kentsel Dönüşüm Projesi” rafta duruyor.
İkisini birleştirip nereyi imar edeceğimizi anlayacağız.
Ama karar belediye bürokrasisinin olmayacak. Önce bilim insanlarımızı, jeologlarımızı, jeofizikçilerimizi, inşaat mühendislerimizi toplayacağız. Onlardan geleni uygulayacağız.
Şimdilik görünen, İzmir’i yükseltmek gerektiği. “Yaşayan zemin” den kayalık zeminlere doğru.

SUYU BOL İZMİR
İkinci önemli sorunumuz, gelecek yılların kurak mevsimleri. İzmir’imize acil su lazım. Hem tarımımıza, hem de musluklarımıza.
İlk kaynak, kayıp-kaçak sular. Dağıtım şebekesi sızdırıyor. Hem de ne sızdırmak. Su şebekesinin ıslahı ilk işlerden. Bir başka önemli kaynak, atık sular. Arıtılan muazzam kaynaklar denize veriliyor, boşa akıtılıyor. Oysa tarımsal ihtiyacın büyük kısmını karşılayacak kadar çoklar. “Gri sular” çiftçimizin suyudur.
Yağmur suyunu kanalizasyondan ayıracağız. Bunun için belki hemşerilerimize bir süre rahatsızlık vereceğiz ama iddialıyız, şimdiye kadarki yönetimlerin yıllar içinde bitiremediklerini aylar içinde hizmete sokarız. Nasıl mı?
En önemlisi bilimsel, planlı çalışmadır. Sınırlı kaynakları doğru öncelikle kullanmaktır. Halk için çalışanlar böyle yapar. Rant için çalışanlar her yere birden çullanır ve hiçbirini bitiremezler.
Yeni barajlar ve daha önemlisi yeraltı barajları için Bakanlığımızla işbirliği içinde çalışacağız. Doğal yeraltı rezervlerimizi daha büyük kuraklıklar için saklayacağız.

LGBT ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNÜ KAPATIP
UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE DAİRE BAŞKANLIĞI KURACAĞIZ
Biliyorsunuz, İzmir’de LGBT örgütü için bir şube müdürlüğü kurdular. Kim bu LGBT? “Geliyoruz, çocuklarınız için geliyoruz” diye yürüyenler. Bazılarının adı bile meymenetsiz: “Kaos”.
Bu müdürlük derhal kapatılacak.
Yerine de büyük sorunumuz, uyuşturucuyla mücadele gelecek. Sokaklarımız en tehlikelisine, halk arasında “kristal” diye bilinen metamfetamine teslim. Yerel yönetimin en önemli işlerinden biri bu: Uyuşturucuyla mücadele. Biz “Tertemİzmir” denince, önce uyuşturucudan arınmış bir İzmir’i anlıyoruz. Kristali sadece camlarda göreceğiz.
Elbette, Valiliğimiz, Emniyet Müdürlüğümüzle birlikte. Ama “En iyi narkotik polisi annedir” anlayışıyla.

KÖRFEZ NİMETTİR
Fatih, gemileri karadan yürütmüş. Biz ise denizde bile yokuz. Toplu ulaşımın hası hemen önümüzde duruyor, ama ne tuhaftır ki kullanılmıyor.
Güzelim körfezimiz mahzun, kirletilmiş bize bakıyor. Araç ve yaya ulaşımıyla onu şenlendireceğiz. Deniz ulaşımını ıslah etmek ilk işlerimizden olacak.

MİLYON MİSAFİR AĞIRLAYACAĞIZ
Cennet gibi bir şehrimiz var. Turizmden payımız yerlerde sürünüyor. Kruvaziyer misafirlerimiz nerede? Konak meydanına turizm bürosu açarak olmuyor. Belediye bütçemizde önemli bir kalem olacak, İzmir’i dünyaya tanıtmak. Doğal güzelliklerimiz, tarihi mirasımız milyon misafir bekliyor.
Peki geldiler, nerede konaklayacaklar?
Otel fakiriyiz. Koskoca kentte iki elin parmakları kadar otel var yok. İzmir’in en büyük ikinci binası eski Hilton gözlerimizin önünde çürüyor. Çürümesine göz yumuluyor.
Yarım hiçbir iş bırakmayacağız. Basmane çukuru, eski Hilton, yarım ne varsa hizmete açmak, ilk işlerimizden.