Egeli Haber – Yasemin ANLAR
Aile ve Toplum İlişkilerinde sağlıklı kararlar için nelere dikkat etmeliyiz?
Sosyolog / Gökhan İlhan- Aile denince ilk önce anlayacağımız kan bağıdır. Kutsal değerli bir kurumdur. Aileyi bir bütün olarak göreceğimiz sevgi ile dolu renkli çiçeklerle bezenmiş bir ağacı düşünebiliriz. Bütün güzel renklerin var olduğu tüm güzellikleri hissedebileceğiniz yaşayacağınız bir ortamdır aile. Anne, baba, çocuk, genç, yetişkin, yaşlı, herkes için en doğal kendini öz güvende hissettiği yerdir. Aile de gözümüzü açar ailede gözümüzü kapatırız. İnsanoğlu, toplumsal hayata ilk olarak ailede hazırlanır, dinini, inancını, ahlak, edep, saygı, sevgiyi önce ailede öğrenirler. Kişilik ve karakter, dışarıdan önce aile içinde şekillenir ve biçim kazanır.
Geçmişten günümüze gelen aile kavramı sizce ne gibi farklılıklar gösterdi. Gelenek ve göreneklerimizde ne gibi değişimler ve dönüşümler yaşandı?
İlhan - Modernize ile tolumda aile kavramı da yerini farklı değişikliklere açtı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısı itibariyle kendisinin ürünü olarak bilgi, teknoloji, iletişim ve ulaşım alanındaki hızlı değişimlerin sonucu yaşanan küreselleşme ile kontrolsüz bir hal almıştır. Aile toplumdan topluma değişik özellikler gösteren bir yapıya sahiptir. İnsanlık tarihi kadar köklü bir kurum olan aile, tarihteki gelişmelere paralel olarak değişerek, bu değişmelere göre farklı şekiller almaktadır. Avcı ve toplayıcı toplumda aile, tarım toplumunda sanayi toplumunda, sanayi sonrası toplumda aile derken bugünlere kadar geldik. Modern sanayi ve kent toplumunda bireyler, yeni kimlik ve roller edinmiştir. Yeni dönemde biyolojik kökenli olduğunu kabul ettiğimiz erkek ve kadın rolleri dahi değişime uğramıştır. Samimi sosyal ağların yerini ikincil ilişkilere bırakmasından dolayı aile, bireylerin bu ortamda daha da belirginleşen sevgi ihtiyacının karşılandığı tek mekân olmuştur. Aile pek çok işlevini kaybetse veya tersten ifade edilirse insanlar modern dönemde pek çok hizmet ve ihtiyacı kurumlar vesilesiyle karşılayabilse de aranan sevgi ve güven aile dışında tatmin edici bir şekilde karşılanamamıştır. Aile bağının verdiği güven daha bir farklı güvenilir bir güvendir diyebiliriz.
Aile kavramının, kıymetini Covıd-19’ la evde geçen zamanlarda daha iyi anladık mı?
ilhan- Covıd-19 ile dünyamızda ailelerde bir takım değişim ve dönüşümler yaşandı ve hala yaşanmaktadır. Unutmadan diyebiliriz ki; Pandeminin yarattığı sorunlardan yalnızlık duygusu ve özlemlerimiz, aile değerlerimizi yeniden ön plana çıkardı ve güçlendirdi. Olumlu etki yaptı. Kayıplarımızla hüzünde yaşattı. Uzun yıllara yayılan ve birçok insanı etkileyen, dünyada yaklaşık on sekiz milyon üzerinde can kaybı yaşatan bir salgın hastalık yaşadık. Bu salgın İnsan ve toplumda oluşturduğu duygu, tutum ve davranışlar çeşitli farklılıklar gösterdi. Evde uzun zaman olmayı, evliliği ve aileyi tanımlamaya bağlı olarak, salgın süreci, insanın aile tasavvurunda değişime dönüşüme yol açtı. Salgın süreci ve evde kalma dönemlerinde, bazılarında aile, arkadaşlık, dostluk, komşuluk gibi aidiyetlerin değerini artırdığını görebildik. Pandemili yaşamda aile kavramında ve ev bireyleri arasında daha güçlü iletişim ve görüşmeler sağlanırken, diğer yandan da boşanmaların da arttığına şahit olduk. Kısacası Covid 19 salgını ile aile bireyleri arasında daha güçlü bağlar kuruldu diyebiliriz.
Boşanmalar her geçen gün neden bu kadar artmaktadır?
İlhan- Boşanmaların temelinde ikili anlaşmazlıklar vardır. Adı ne olursa olsun maddi-manevi, çiftler arası güçsüz iletişimsizlikler kültürel çatışma, vb. bir takım anlaşmazlıklar oluyor. Bunun yanında dijital dönüşümün getirdiği üst modernizem de etkili oldu. Bu sorunlar genellikle eşlerin sorun çözme yeteneklerinde eksiklikler, ailede bulunan rol dağılımlarında eşlerin birbirlerinden farklı beklentiler içerisine girmeleri, ekonomik sorunlar, cinsiyet farklılıkları ve eşitsizliği, eşler arasında sağlıklı iletişimin olmayışı, eşlerin yeterince birbirlerine zaman ayırmamaları, eşlerden birinin psikolojik sorunlar yaşaması ve din, mezhep, politik görüş, kültür, değer farklılıklarından kaynaklanan problemler şeklinde sıralanabilir. Tabii bu ayrılıklar boşanmalar aile kurumunu toplumda fazlasıyla zedeliyor. Çocukları, yakın akrabalarını, kendi ailelerini büyüklerini üzmektedir. Soruna genelde tekten değil de tümden bakıp öyle algılamak gerekiyor.
Sizce daha çok erkekler mi? Yoksa kadınlar mı boşanma taraftarı oluyorlar?
İlhan- Boşanma sebepleri erkek ve kadınlara göre farklılık gösterebiliyor.2021 yılı TÜİK verilerine baktığımızda ilk sırada yüzde 32 ile “sorumsuz ve ilgisiz davranma” var. İkinci sırada yüzde 14 ile “aldatma” bulunuyor. Erkeklerin yüzde 41'i eşlerinin “sorumsuz ve ilgisiz davranması” sebebiyle boşanıyor olduklarına araştırmalar sonucu ulaşıldı. Boşanma nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde, boşanmış erkeklere ve kadınlara göre en önemli boşanma nedeni eşlerinin sorumsuz ve ilgisiz davranması oldu. Bu oran, erkeklere göre yüzde 41,2, kadınlara göre yüzde 24,2 oldu. Erkeklere göre sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri yüzde 11,0 ile aile büyüklerinin aile içi ilişkilere karışması ve yüzde 9,7 ile evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama oldu. Kadınlara göre sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri ise yüzde 19,3 ile aldatma ve yüzde 14,6 ile dayak/kötü muamele oldu.(2021- TÜİK Verileri)
Bir çocuğun gelişiminde, ailenin boşanma sonrası çocuklarda negatif- sosyal durumlar ortaya çıkmaktadır?
İlhan- Genel olarak boşanmalar dışında bir çocuğun gelişimi üzerinde sadece ailenin değil, pek çok etkenler görülmektedir. Örneğin; çocuğun gelişiminde aile ve okul arasındaki etkileşimin rolü oldukça önemlidir. Okullarda uygulanan eğitim programlarında çocuk, aile ve çevre arasındaki ilişkilerin yansıtıldığı çevreyle ilgili yaklaşım görülmektedir. Çocuk çevresinden bağımsız olarak düşünülemez. Boşanma sonrası ailede en çok zarar görenler şüphesiz çocuklardır. Boşanma sonrası çocuk, boşanan taraflar arasında tehdit, anlaşmazlık konusu yapılabilmektedir. Ebeveynlerin, boşanmış olsalar bile çocukları ile insani ilişkiler kurması, ebeveyn-çocuk ilişkisi kurulması, hem bir insan hakkıdır, hem de çocuğun gelişimi açısından psikolojik bir gerekliliktir. Daha çok olumsuz, kavgalı ayrılıklar çocuklarda duygu durum bozukluğu anksiyete belirtileri had safhada göstermektedir.
Boşanan aileler çocukları ile iletişimlerini nasıl devam ettirmelidirler?
İlhan- Eşler arası ayrılıklarda, sevgi, saygı, hoşgörülü, küçük harflerle konuşma anlayışının hakim olduğu bir boşanma ve ayrılık çocuğu daha az etkiler ve zamanla büyüyen çocuk kendini ve çevresindekileri seven, kendisiyle ve hayatıyla barışık, özgüveni yüksek bir birey olarak yetişir. Sorunlu, kavga gürültü içinde olan boşanmalarda en çok çocuk etkilenir ve bilinçaltında yer eder, ileriki dönemlerde ciddi anksiyete bozuklukları meydana gelir. Burada yapılması gereken en doğru şey anne ve babanın; boşanma süreçlerinde ailelerin çocukla olan iletişimlerini koparmaması gerektiğini bilmeleridir. Çocuğun duygularını anlayıp dile getirmesine yardımcı olunması, ilgi ve sevgiyi çoğaltmaları gerekir. Zaman zaman ise çocukların huysuz veya sıkılgan davranışlarının şımarıklık değil, bir dışa vurum olduğu anlaşılmalı, anlayışlı bir tavırla çözüme ulaşılmalıdır.
Sağlıklı bir birey nasıl yetiştirilmelidir?
İlhan- Kesinlikle sevgi ve ilgiyle yetiştirilmelidir. Koşulsuz sevginin var olduğu, doğru bilgilerin verildiği, saygının, sevginin olduğu aynı zamanda da uyum, anlayış ve hoşgörü gibi güzel davranışların sergilendiği bir aile ortamı şüphesiz ki aileyi güçlü, çocuğu sağlıklı ve gelecekte başarılı kılacaktır. Bunun için bizlere yani anne, babalara ve eşlere düşen görev ve sorumluluklar öncelikle aileyi sarsacak, aile bağlarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmaktır. Diğer yandan, çocuklarımızı sağlıklı, mutlu bireyler olarak yetiştirmek, onlara saygıyı, sevgiyi, paylaşmayı, dayanışmayı, yardımseverliği, iyilik yapmayı öğretmek, dürüstlüğün, doğruluğun önemini hissettirmek kısacası değerler eğitimini ailede başlatmak ama sadece ve sadece bunları öğretmek değil çocuklarımıza ve aile bireylerimize güzel örnek olmak zorundayız.
Anne ve baba çocuklarına birer rol model midir?
İlhan - Anne ve baba çocuklarına birer örnektir. Fakat bazı zamanlara çocuğun aile dışında, çevreyle olan olumsuz ilişkileri olumsuz alışkanlıklar kazandırmaktadır. Bu da başta dediğimiz gibi oto kontrol şart. Çocuk hayata ilişkin bilgi ve becerileri anne ve babasından öğrenir. Anne-babanın çocuğa karşı takındıkları tavır, bebeklik döneminden itibaren çocuk üzerinde derin ve kalıcı izler bırakır. Çocuğa anne-babanın gösterdiği dengeli sevgi ve koruma duygusu, çocukta güven duygusunun gelişimine yardımcı olur. Çocuk böylece insanları sevmeyi, onlarla ilişki kurmayı öğrenir. Çocuk anne ve babasını taklit ederek sosyal yaşama alışır. Aile içinden seçtiği örnek kişi, bozuk kişilik yapısına sahipse, kötü davranış şeklinin çocukta da görülme olasılığı yüksektir. Bu nedenle anne-babanın çocuğa iyi örnek olması çok önemlidir. Ebeveynlerin sözlerinden çok davranışlarıyla model olmaları gerekir.
Anne ve babalar çocuklarıyla ergenlik döneminde yaşanan problemlerde nasıl bir yol izlemelidirler?
İlhan- Aslında söylenilecek çok şey var. Ergenlik dönemi zor bir süreçtir. Genç olmanın birey olarak kabul edilmenin bir haykırışı azda olsa asileşmesi demektir gençlerimizde. Ergenlerle olan ilişkideki en önemli konulardan biri öfkedir. Ergenler çoğu zaman öfkelerini nasıl kontrol edeceklerini bilmezler. Ebeveynler ergen öfkelendiğinde onu sabırla dinlemeli anlamaya çalışmalıdır. Kısaca ilgi, dinleme ve sevgi diyelim. Kendilerine birey olduklarının ve genç olduklarının saygısı duyulmalıdır. Tabi ki oto kontrol her zaman için şart.
Oto kontrol konusunda destek nasıl sağlanmalı?
İlhan- Oto kontrol derken baskıcı tutumlar söylemler değil, denetim ve planlı, programlı çocuklarımıza sorumluluklarının farkına varılması anlatılmalıdır. Örneğin; Çocuğa neden ders çalışması gerektiğinin, gelecekte başarılı olduğu takdirde kendisini bekleyen güzel bir hayatın olduğu ayrıntılarıyla anlatılmalıdır.
Bunun için biz annelere, babalara ve eşlere düşen görev ve sorumluluklar öncelikle aileyi sarsacak, aile bağlarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmaktır. Ayrıca ebeveynler bu konuda çocuklarına rol model olmalı, öfkesi yatışmadan konuşmaya başlamamalı, sorunun kendisinden çok çözümüne odaklanmalıdır.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
İlhan - Gittikçe yalnızlaşan modern insan için, ’Evi ve Ailesi’ en güvenli iki unsurdur. Millet olarak aile olmanın anlamını biliyoruz. Bu kıymetin artması ve yaşam formlarına dönüşmesi için sivil toplum kuruluşlarına, politikacılara, düşünür yazar çizerlere, basına her zamankinden daha çok görev düşüyor.
Hep birlikte sevgi ve saygı ile nice güzel başarılı mutlu günlere, karşılıklı güçlü ve saygın bir iletişim dileğiyle israfla tüketen değil, tutumlu üreten aileler olma yolunda, mutlu birey mutlu aileler olma yolumuz açık olsun temennilerimle diyorum.
.
Sosyolog Gökhan İlhan Egeli Haber'e konuştu
Toplumsal konularla ilgili basında birçok makaleleri, söyleşileri ve açıklamalarıyla, ‘’Toplumsal huzur ve sevgiyi kendi aramızda hep çoğaltmalıyız’’ diyen, Sosyolog/ Gökhan İlhan gazetemiz Egeli Haber Editörümüz Yasemin ANLAR’a ‘Aile ve Toplum’ ilişkileri konularında önemli açıklamalarda bulundu.
24 Ekim 2022 - 16:23
YORUMLAR