Sındır, getirilen torba kanunla akaryakıt kaçakçılığının, yolsuzluğunun, sahteciliğinin önüne geçilmek istendiğini fakat teklifin ekinde herhangi bir ‘etki analizi’ olmadığını, yasanın Türkiye ekonomisine ne büyüklükte bir katkısının olacağının ortaya koyulmadığı eleştirisinde bulunarak sözlerine başladı. Türkiye’de toplam kaçak akaryakıt miktarının, ele geçirilen kaçak akaryakıt miktarından 35 kat fazla olduğunu söyleyen Sındır, “içler acısı durumu Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı, ‘Akaryakıt Kaçakçılığının Türkiye’deki Durumu’ başlıklı 2017 yılı raporunda ortaya koyuyor. Ülkemizde yıllık toplam akaryakıt tüketimi 28.97 milyon ton, yıllık toplam akaryakıt satışı ise 26.78 milyon ton. İnanılması güç ama aradaki fark satış kayıtları dışındaki akaryakıt tüketimi 2 milyon 194 bin ton. Bu farka göre ülkemizde akaryakıt piyasasındaki tahmini yıllık kaçak oranı yüzde 8.1. Oysa 2017 yılında ele geçirilen kaçak akaryakıt miktarının 63 bin 921 ton olduğu tespit edilmiş ki bu miktar da 2 milyon 194 bin tonluk toplam kayıt dışı, kaçak akaryakıt tahmininin sadece yüzde 2.9’u. Yani, ülkemizdeki toplam akaryakıt kaçak miktarı, ele geçirilen kaçak akaryakıt miktarının yaklaşık 35 katı düzeyinde. Teklif sahipleri, iktidarın akaryakıt sektöründeki kayıt dışılıkla mücadelede nasıl etkin olduğunu belirtiyorlar ama diğer yandan sektördeki kayıt dışı satışlar, haksız rekabet, devletin vergi gelirlerinde ciddi kayıplar, sahte faturalandırmalar, istasyonlarda ödeme kaydı cihazlarına müdahaleler, bayilerdeki otomasyon sistemine korsan programlarla müdahaleler, müşterilere verilen fişlere farklı plaka bilgisi ve daha birçok kaçak kaynağını da beraberinde sıralıyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Bu mudur kaçakçılıkla etkin mücadele?” dedi.
“10 YILDIR NEDEN 3 MAYMUNU OYNADINIZ?”
Yapılan denetimler sonucunda elde edilen verilerin akaryakıt kaçakçılığında buzdağının görünen yüzü olduğunu söyleyen Sındır, “2015-2020 yılları arasında yapılan kamu denetimlerinde; 1 yılda 8.1 milyar Liranın üzerinde sahte faturanın piyasaya sürüldüğü tespit edilmiş. Bu sahte faturalar nedeniyle devletin KDV, gelir veya kurumlar vergisi gelirlerindeki kaybının yaklaşık 3.1 milyar Lira. Piyasaya 300 milyon litre kaçak akaryakıt sevkiyatı söz konusu. Bunlar tespit edilenler. Bir de tespit edilememiş olanlar var ki; Jandarma Genel Komutanlığı’nın tahminlemelerinden yola çıkacak olursak; Akaryakıt Kaçakçılığındaki tespit edilenler esasen ‘buzdağının görünen yüzü’ ve gerçekte bu rakamların 35 kat daha büyük olduğu söylenebilir. İktidar, akaryakıt kaçakçılığını önlemede maalesef sınıfta kaldı. Bu teklifle getirdiğiniz düzenlemeye genel olarak itirazımız olmasa da, sormazlar mı; akaryakıt sektörü temsilcileri ülkedeki akaryakıt ve akaryakıttan alınan vergi kaçakçılığı meselesini ve çözüm önerilerini 10 yıldır bas bas bağırdıkları halde ve devletin ilgililerine raporlar halinde verdikleri halde bu kaçakçılığa ve yolsuzluklara bugüne kadar neden 3 maymunu oynadınız?” dedi.
“AKARYAKIT SEKTÖRÜNDE HAKSIZ REKABET DERİNLEŞECEK!”
Düzenlemenin haksız rekabete ve tekelleşmeye neden olacağını ve sektördeki küçük firmaların yok olmaya sürükleneceğini ifade eden Sındır, “Türkiye’de akaryakıt sektöründe 100’e yakın dağıtım şirketi, 12 bine yakın da istasyon olduğunu biliyoruz. Sektördeki ilk beş firma pazarın üçte ikisini elinde tutuyor geriye kalan 95’e yakın firma ise pazarın ancak üçte birine sahip. Böylesi bir durumda da doğal olarak bir rekabet sorunu yaşanıyor. Dolayısıyla, bu kanun teklifinde getirilen düzenlemeler ile akaryakıt ve vergi kaçakçılığının önlenmesi, vergi tahsilatı güvenliğinin sağlanmasına çalışırken aynı zamanda sektördeki küçük firmaların, küçük ölçekli bayi ve dağıtıcıların da sonunu getirme riskinin olduğunu görmek gerekir. Sektörde yeni işe başlayacak olanlardan 10 milyon Liraya kadar, faaliyeti devam edenlerden ise 100 milyon Liraya kadar teminat alınması ve ucu açık, keyfiyete, suistimale ve istismara açık böylesi geniş bir mali yetkinin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yani siyaset kurumuna veriliyor olması da asla doğru değil. Bu hususa uymayanlara ‘özel usulsüzlük cezası’ kesilmesine olanak sağlanmasının ve firmaların yeni lisans, lisans tadili veya lisans sürelerinin uzatılabilmesi taleplerinin yerine getirilmesinde vergi dairelerine ‘vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmaması şartı’nın getirilmesinin haksız rekabete neden olabileceğini, sektördeki küçük firmaların yok olmaya sürükleneceğini ciddi bir risk olarak görüyorum. Akaryakıt kaçakçılığını önlerken sektör tekelleştirilecek” dedi.
“Sektörde Kaçak Oranı Yaklaşık Yüzde Sekiz”
Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Genel Kurulda partisi CHP adına konuşan İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, akaryakıt ve vergi kaçakçılığının önlenmesi, vergi tahsilatı güvenliğinin sağlanması amacıyla getirilen düzenlemenin tekelleşmenin önünü açacağını ve haksız rekabete neden olacağını söyledi.
30 Nisan 2021 - 14:36
YORUMLAR