Yemekli toplantılar, yalanlarla kurgulanmış toplantılar, basına kapalı buluşmalar ve bir dikili ağaç içermeyen Büyükşehir Belediyesi sunumuyla 3 gün geçirdiler. Çalışıyor-muş gibi, üretiyor-muş ve çöz-müş gibi pozlar verdiler. Bırakın bir açılış yapmayı, tek bir kazma vurmadılar. Sokağa çıkmaya da cesaret gösteremediler. Tek olumlu gelişme, Soyer’in koku sorununun kendi eserleri olduğunu ve sorunu çözemediklerini kabul etmesiydi. Ancak, Genel Başkanı bu konuya değinmedi dahi, görmezden geldi.” diye konuştu.
39 ayın vebalini kuru gürültüye karıştırdılar…
Yerel yönetimlerin 4. hizmet yılına girdiğini belirten İl Başkanı Kerem Ali Sürekli; CHP’li Büyükşehir Belediyesi’nin halen şişirilmiş sunumlarla, bol reklamlı, bol kurgulu organizasyonlarla günü geçirmeye çalıştığını söyledi. Sürekli, şöyle konuştu; “Büyükşehir Belediyesi, açıklarını ve yetersizliğini kapatmanın yolunu yine şişirilmiş bir programla kapatmakta bulmuş. İzmir Milletvekili olan ancak ara sıra İzmir’e uğrayan Genel Başkanlarına 3 gün boyunca kendilerini çalışıyor-muş gibi göstererek kendilerini bir açıdan düze çıkarabileceklerine inanmaları da kendi meseleleri. Ancak, İzmirliyi nasıl inandıracakları meçhul. 39 aydır havanda su dövdüler, şimdi de bu vebali kuru gürültüye karıştırdılar. Yerelde bütün günlük ve orta vadeli işler arapsaçına dönmüş durumda. Ama onlar, tam kadro içi boş bir çıkarmayla bol fotoğraflı, bol yalanlı, bol şovlu bir programa imza attılar.”
Ne koku ne kentsel dönüşüm umurlarında…
Bir evvelki İzmir ziyaretlerinde, halkın Kılıçdaroğlu’na gösterdiği tepkileri hatırlatan Başkan Sürekli; “Kangrene dönüştürdükleri Uzundere kentsel dönüşümünün mağdurları, bozuk yollara isyan eden hâl esnafı, depremzedeleri ziyaretinde ‘8 aydır neredeydiniz? Kuşadası’na kadar geldiniz, bize uğramadınız.’ diyerek serzenişte bulunan vatandaşımız gün gibi hafızalarda. O günlerden bugünlere ne değişti? Hiçbir şey! Ne yaptılar? Hiç! Çünkü, ne kentsel dönüşüm umurlarında ne de İzmir’in deprem gerçeği! 25 yıllık yerel iktidarlarında adım adım faciaya sürükledikleri koku problemi de umurlarında değil. Bu konuda tek yaptıkları, sunumlarında bu problemin kendi hatalarından kaynaklandığını itiraf etmeleri oldu, o kadar. Başlayıp da yıllardır bir arpa boyu ilerletemedikleri projelerden; Buca-Otogar Yolu’ndan, Buca Metrosu’ndan, Opera Binası’ndan, Harmandalı’ndaki can pazarından söz eden yok. ‘İktidara giden yolda sosyal demokrat çözümler’ başlığı tamamen kifayetsiz kalmış. Sayın Kılıçdaroğlu, bunları muhtemelen sormadı bile! 3 gün boyunca salon toplantıları yaptı. Hiç mi fırsat bulamadı sokağa çıkmaya, halkla bir araya gelmeye? Bir açılış yapamaz mıydı, bir müjde veremez miydi? ‘İzmir, kayıtsız şartsız CHP’lidir’ diye düşünüyorlarsa yanılıyorlar.” diye konuştu.
Söyleyene değil, söyletene bak!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ödemiş’teki ‘Çiftçi buluşması’nda, kürsüye çıkardığı 3 çiftçi ile ilgili gerçekleri, Tarım ve Orman Bakanlığının tek tek açıkladığını ifade eden Başkan Sürekli, ‘’Bakanlığımız, 2 çiftçinin süt desteği, buza desteği, hayvancılık desteği olmak üzere düzenli bir şekilde destekleri aldıklarını açıkladı. Çiftçilerimizin hayvan sayılarında da eksilme değil tam aksine çoğalma olduğu görülmektedir. Üçüncü çiftçi ise 2021 Ekim ayında, 28 küçükbaş hayvan ile faaliyete başlamış, şu anda 53 küçükbaş hayvan bulunduğu; işletmesi 10 aylık olduğu için destekleme alamamasına rağmen hayvanlarını yaklaşık 2 kat çoğalttığı görülmektedir.’’ dedi. Kılıçdaroğlu’nun kürsüye çıkardığı çiftçilerden biri olan Fatma Doğan’ın söylediklerinin diğerleri gibi gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Sürekli, şu ifadeleri kullandı; “İktidarı topa tutsun diye Ödemiş’te Fatma teyzeyi kürsüye çıkardılar. Üretim ve mülkiyet bilgileri ile ilgili yalan yanlış konuşturdular. Ortaya çıkmayacak sandılar. Daha önce de birilerini kürsülere çıkartıp konuşturdular ama her defasında gerçekler ortaya çıktı. ‘Söyleyene değil, söyletene bak.’ derler… Bu yalanların vebali, o masumların değil, kendilerinin boynunadır. Yaptıkları, düpedüz gerçekle hiçbir bağı olmayan organize algı siyasetidir. Şimdi, bu eleştirilerimizi de hedef alacak ve siyaset üslubunu yerle yeksan edecekler biliyoruz. Ama biz, doğru bildiğimizi söylemekten ve İzmir’in hakkını savunmaktan geri adım atmayacağız. İzmir, bu filmi bu dönemin sonuna kadar izleyecek ne yazık ki. Kayıp yılların telafisi muhakkak ki bize düşecek. İzmir’in kronik tüm sorunlarını tek tek çözeceğiz.”
YORUMLAR