Milletvekili Sındır, “İzmir depreminin...

Milletvekili Sındır, “İzmir depreminin ardından Bakanlık ne yapmak istiyor?”

CHP İzmir Milletvekili ve Deprem Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, İzmir depremi sonrası yaşanan hak gasplarını, alelacele belirlenen rezerv alanlarını, yönetmelik hükmüne aykırı düzenlemeleri, ihale süreçlerini ve mülk sahiplerinin görüş ve önerilerinin alınmamasını Meclis gündemine taşıdı. 

Milletvekili Sındır, “İzmir depreminin ardından Bakanlık ne yapmak istiyor?”

CHP İzmir Milletvekili ve Deprem Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, İzmir depremi sonrası yaşanan hak gasplarını, alelacele belirlenen rezerv alanlarını, yönetmelik hükmüne aykırı düzenlemeleri, ihale süreçlerini ve mülk sahiplerinin görüş ve önerilerinin alınmamasını Meclis gündemine taşıdı. 

Milletvekili Sındır, “İzmir depreminin ardından Bakanlık ne yapmak istiyor?”
01 Mart 2021 - 09:26

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle soru önergesini TBMM Başkanlığına sunan Sındır, “İzmir depreminin ardından yürütülen süreç şeffaf değil. Adeta kamuoyundan bilgi saklanırcasına ve tutarsızlıklarla süreç ilerletilmeye çalışılıyor. Çevre Bakanı İzmir’e geliyor, sadece AKP ve MHP’lilerin davet edildiği deprem toplantısı düzenleniyor. CHP’den bir tek vekil çağırılmıyor. Proje alanındaki vatandaşlarımızın mülkiyeti hazineye geçirilip, istendiği gibi plan proje üretilip, ardından ihaleyle vatandaşın malının vatandaşa satılması durumu söz konusu. Bu durum mülkiyet ve eşitlik hakkına aykırıdır. Vatandaşlarımızın mağdur edilmesine göz yummayacağız” dedi.

 

“SÜRECİN ADİL, ŞEFFAF VE DENETLENEBİLİR OLMASI GEREKİYOR”

Başta TMMOB olmak üzere, çeşitli meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar tarafından dile getirilen talep, görüş ve önerilere merkezi hükümet tarafından kulak tıkandığını ifade ederek sözlerine başlayan Sındır, “Seferihisar körfezi açıklarında moment büyüklüğü 6.9 olan ve İzmir merkezine 70 km uzaklıkta bir deprem ve depremin en yakın olduğu ilçemiz Seferihisar’da depremin ardından deniz taşması afetleri yaşandı. Maalesef deprem nedeniyle yaşanan yıkımlar sonucunda 117 vatandaşımız hayatını kaybetti ve binin üzerinde vatandaşımız ise yaralandı. Merkezi hükümet tarafından deprem sonucu çöken veya ağır hasar gören yapılardan dolayı Kanun kapsamında; yaşanan afet dolayısıyla alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlara ve konut üretimine yönelik çalışmalara başlanıldı. Fakat depremin ardından yürütülen süreç şeffaf değil. Adeta kamuoyundan bilgi saklanırcasına ve tutarsızlıklarla ilerletilmeye çalışılıyor. Çevre Bakanı İzmir’e geliyor, sadece AKP ve MHP’lilerin davet edildiği deprem toplantısı düzenleniyor. CHP’den bir tek vekil çağırılmıyor. Çeşitli meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar tarafından dile getirilen talep, görüş ve önerilere merkezi hükümet tarafından kulak tıkanıyor. İzmir şehrini ilgilendiren 1/100000 ve 1/25000 planlar yapılırken, planın bütünlüğü ilkesi sebebi ile proje alanı için İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerine de danışılmadığı anlaşılıyor. Bizzat tarafıma iletilen iddiaların da, sürecin de daha adil, şeffaf ve denetlenebilir olması gerekiyor” dedi.

 

“BU KAZANILMIŞ HAKKIN İHLALİ DEĞİL DE NEDİR”

Depremde hasar almış yapıların bulunduğu özel mülkiyete tabi olan arsalar rezerv alan ilan edildiğini ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “Depremde yıkılan ve hasar gören alanın yerinde dönüşüm yapılması gereken alan olması gerekirken bu bölgenin rezerv alanı ilan edilmesindeki kriterlerin neler olduğunu Sayın Bakan kamuoyuna açıklamalı, yasal dayanağının ne olduğunu da belirtmeli. Bakanlık tarafından deprem sonucu çöken veya ağır hasar gören yapıların yoğunluklu bulunduğu bölgelerde 6306 sayılı Kanun çerçevesinde alelacele toplam 7 adet Rezerv Yapı Alanı belirlendi ve plan değişikliğine konu oldu. Bakanlık tarafından ilan edilen yedi proje alanında sekiz kata kadar inşaat izni verilirken yeni yapılan projelerde zemin artı 5 kat inşaat izni verilmiştir. Bu kazanılmış hakkın ihlali değil de nedir. Maalesef yasaları ve mevzuatı tanımayan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bakınız; Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 21.maddesinin 6.fıkrasında “Onaylı jeolojik-jeoteknik veya mikro bölgeleme etüt raporu bulunmayan alanlarda imar planları hazırlanamaz” denmektedir.  Bakanlığın söz konusu yönetmelik hükmüne aykırı 1/100000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ve 1/25000 Ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı Değişikliği onaylamasının nedeni nedir? Aynı şekilde İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikleri dikkate alındığında uygulamaya esas işlemlerin yapılabilmesi için yürürlükte 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının olması gerekmektedir. Fakat bu göz ardı edilerek proje alanında 22 Şubat 2021 tarihinde temel atma töreni gerçekleştirilmiştir. Keyfi uygulamalara göz yumacağımızı düşünenler büyük yanılgı içerisindeler” dedi.

 

“VATANDAŞLARIMIZIN MAĞDUR EDİLMESİNE GÖZ YUMMAYACAĞIZ”

İzmir depremi sonrasında birçok bilinmezin olduğunu ifade ederek sözlerini sonlandıran Sındır şöyle konuştu: “İzmir depreminde deprem anında hafif, orta, ağır hasar görmüş toplam kaç yapı var, tam olarak açıklanmadı. Yıkılmış veya yıkılacak apartmanlarda kaç adet bağımsız bölüm ve kaç adet dükkân bulunduğu kamuoyu ile paylaşılmadı. Bina enkazlarından çıkarılan eşyalar vatandaşlara usulüne uygun teslim edilmedi;  özel eşyalar, ziynet eşyaları, paralar, kasalar ve kasalardaki kıymetli evrakların akıbeti ne olduğu bilinmiyor. Proje alanında eğer yapılmış ise, zemin etüt raporlarına ilişkin bir bilgi sunumu gerçekleştirilmedi. Proje alanında fore kazık ve jet grout uygulaması yapılacağı söylenmekte. Fakat hangi proje alanında kaç adet fore kazık ve ne kadar jet grout yapılacağı bilgisi ne biz deprem komisyonu Milletvekilleriyle ne de kamuoyu ile paylaşılmadı. Sadece yedi proje alanındaki yapılar mı ihale usulü yaptırılacak? Eğer öyle ise diğer bölgelerdeki yapılarda mal sahipleri istedikleri şirketler ile anlaşabilecekler mi? Proje alanındaki vatandaşlarımızın mülkiyeti hazineye geçirilip, istendiği gibi plan proje üretilip, ardından ihaleyle vatandaşın malının vatandaşa satılması durumu söz konusu. Bu durum mülkiyet ve eşitlik hakkına aykırıdır. İzmir depreminin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne yapmak istiyor? Daha onlarca belirsizliği soru önergemizde sayın bakana sorduk. Yaşanan gelişmeleri ve süreci yakından takip edeceğiz ve vatandaşlarımızın mağdur edilmesine göz yummayacağız” dedi. 

 

Sındır, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği önergede şu soruları yöneltti:

 

1.            Depremde hasar almış yapıların bulunduğu özel mülkiyete tabi olan arsaların rezerv alan ilan edilmesinin yasal dayanağı nedir?  Depremde yıkılan ve hasar gören alanın yerinde dönüşüm yapılması gereken alan olması gerekirken bu bölgenin rezerv alanı ilan edilmesindeki kriterler nelerdir?

2.            Bakanlık tarafından ilan edilen yedi proje alanında 8 kata kadar inşaat izni verilirken yeni yapılan projelerde zemin +5 kat inşaat izni verilmiştir. Bunun nedeni nedir? Bu kazanılmış hakkın ihlali değil midir? Bu karar Mahalle kültürünü devam ettirmek için bir plan kriteri midir? Türkiye de bu plan kriteri ile planlanmış hangi bölgeler vardır?

3.            İzmir şehrini ilgilendiren 1/100000 ve 1/25000 planlar yapılırken, planın bütünlüğü ilkesi sebebi ile proje alanı için İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerine hiç danışılmış mıdır?

4.            Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 21.maddesinin 6.fıkrasında “Onaylı jeolojik-jeoteknik veya mikro bölgeleme etüt raporu bulunmayan alanlarda imar planları hazırlanamaz.” denmektedir.  Bakanlığın söz konusu yönetmelik hükmüne aykırı 1/100000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ve 1/25000 Ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı Değişikliği onaylamasının nedeni nedir?

5.            3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikleri dikkate alındığında uygulamaya esas işlemlerin yapılabilmesi için yürürlükte 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının olması gerekmektedir. Proje alanında 22 Şubat 2021 tarihinde yapılan temel atma töreni hangi yasal dayanağa göre gerçekleştirilmiştir?

6.            İzmir depreminde deprem anında yıkılmış kaç bina, hafif/orta/ağır zarar görmüş toplam kaç yapı vardır? Yıkılmış veya yıkılacak apartmanlarda kaç adet konut, kaç adet dükkân bulunmaktadır?

7.            Deprem anında yedi binanın yıkıldığı bilinmektedir. Bu binaların enkazlarından çıkarılan eşyalar vatandaşlara usulüne uygun teslim edilmemiştir.  Bina enkazlarından çıkan özel eşyalar, ziynet eşyaları, paralar, kasalar ve kasalardaki kıymetli evrakların akıbeti nedir?

8.            İdareniz tarafından orta hasarlı olduğu halde yıkılmış bina var mıdır? Eğer yıkıldı ise hangi dayanak ile yıkılmıştır? Diğer orta hasarlı binalarla ilgili uygulamanız ne olacaktır?

9.            Depremde en çok zarar gören alanda zeminin alüyonlu olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle zemin etüt raporları önem taşımaktadır. Proje alanında eğer yapılmış ise, zemin etüt raporları kamuoyu ile paylaşılacak mıdır? Kaç metre, kaç adet sondaj yapılarak zeminlere karar verilmiştir?

10.          Proje alanında fore kazık ve jet grout uygulaması yapılacağı söylenmektedir. Hangi proje alanında kaç adet fore kazık ve ne kadar jet grout yapılmaktadır?

11.          Yedi proje alanı hangi kriterlere göre oluşturulmuştur, projelerin hazırlanmasında mülk sahiplerinin görüş ve önerileri neden alınmamıştır? Projeler neden hiç askıya çıkarılmadan ihale edilmiştir?

12.          Sadece yedi proje alanındaki yapılar mı ihale usulü yaptırılacaktır. Diğer bölgelerdeki yapılarda mal sahipleri istedikleri şirketler ile anlaşabilecekler midir?

13.          Proje alanından çıkmak isteyen maliklere neden izin verilmemektedir?

14.          Yedi proje bölgesinde yapılacak toplam konut ve dükkân sayısı nedir? Eski durumdaki sayılar ile karşılaştırıldığında kaç adet konut / dükkân eksik kalmaktadır? Eksiklik var ise bu eksikliğin telafisi nasıl olacaktır?

15.          Deprem tüm Bayraklı genelinde etkili olmuş ve toplamda 652 bina ağır hasar almışken,  yedi proje alanının neye göre hangi kriterler dikkate alınarak seçildiği bilinmemektedir. Proje alandaki binalar hangi bilimsel kriterler gözetilerek 7269 ve 6306 sayılı kanunlara tabi kılınmıştır? Tüm bunların nedeni rant bölgesi olan lokasyonlarda anayasadaki mülkiyet hakkına aykırı olarak 6/A maddesine işlerlik ve uygulama alanı kazandırmak mıdır?

16.          Depremden zarar görmüş 652 adet ağır hasarlı bina varken orta hasarlı ve az hasarlı binaların dahi dahil edilmek suretiyle sadece yedi proje alanı oluşturulmasındaki kamu yararı nedir?

17.          Hastane bölgesinde ilan edilen rezerv alanda kaç konut yapılması planlanmaktadır. Bu konutların kaçı depremzedelere verilecektir? Hastane yanındaki rezerv alana yapılacak konutlar sadece 7269 nolu kanun şerhi bulunan ağır hasarlı apartman maliklerine mi verilecektir? Uygulanacak kredi oranı ne olacaktır?

18.          6306 kentsel dönüşüm 6/A maddesi, vatandaşa ait tapuların hazineye devredilmesini vatandaşın mülkünde idarenin istediği gibi tasarrufta bulunmasını sağlamaktadır. Bu durum mülkiyet hakkına ve anayasaya aykırı değil midir?

19.          İdare ancak ve ancak kanunlarla öngörülen şekilde kamulaştırma ile ivedi durumlarda kamulaştırmasız el atma ile satın alma veya takas trampa ile mal edinebilir. Proje alanındaki örnekler vatandaşın mülkiyetini hazineye geçirip, istendiği gibi plan proje üretilip, ardından ihaleye ile vatandaşın malını vatandaşa satılması durumu ortaya çıkmaktadır. Vatandaş kendi istediği ekip ile neden kendi inşaatını yapamamaktadır? Bu konudaki açıklamanız nedir? Bu durum mülkiyet ve eşitlik hakkına aykırı değil midir? 

20.          Proje alanında binaların bir kısmı 7269 sayılı yasadan bir kısmı ise 6306 sayılı yasanın 6A maddesinden yıkılmıştır. Ancak daha sonra tüm tapulara 7269 ve 6306 sayılı yasa şerhi işlenmiştir. Bu yasa hükümleri hangi kriterlere göre işletilecektir?

21.          İhaleler yapılmış olmasına rağmen borçlandırma rakamları  neden halen kamuoyu ile paylaşılmamıştır?

22.          Hak sahipliği için imzalatılan belgede kullanılacak kredi miktarının belli olmadığı doğru mudur? Depremzedeler ne kadar borçlandığını bilmeden hak sahibi olmaya mı zorlanmaktadır?

23.          6306 sayılı kanunun 6/A maddesi uyarınca idare istediği her yeri riskli alan olarak tespit edebilecektir. Hangi alanlar için bu uygulama yapılabilecektir?

24.          Deprem anında DASK’ı olmayan daire sahibinin hak sahibi yapılmayacağı hükmü vardır. Elazığ depreminde bu hükmün uygulanmasından vazgeçilmiştir. İzmir depreminde de benzer uygulama yapılacak mıdır?

25.          Depremde toplam 652 ağır hasarlı bina tespiti yapılmışken,  Proje alanlarındaki binalar acilen yıkılmıştır. Halen ağır hasarlı olup yıkılmayan kaç bina vardır?

26.          Yıkımı resen gerçekleştirilen binaların enkaz bedelleri vatandaşlara ödenecek midir? Yıkım ihalesini alan firmalar ve ihale şartnameleri neden kamuoyu ile paylaşılmamaktadır?

27.          Devlet vatandaşından yıkım bedellerini talep edecek midir? İhale dökümanları, ihale şartnameleri, ihale edilen projelere ilişkin teknik ve hukuki detaylar neden kamuoyu ile paylaşılmamıştır?

28.          Bakanlıkça yerinde üretilecek konut ve dükkânlar için, oluşabilecek muhtemel fazlalığın dağıtımı ile ilgili uygulama ne olacaktır?

29.          7269 ve 6306 sayılı kanunların borçlandırma rakamlarının tesisi, yapılandırılması ve ödeme şekil ve şartları farklılık arz etmektedir. Binaların 7269 ve 6306 sayılı kanunlara tabi kılınarak ayrıştırıldığı gerçeğine binaen, uygulamada aynı afeti yaşamış vatandaşlar arasında gerek borç tahakkuku gerekse geri ödeme süre ve koşullarında da bu fark yaratılacak mıdır?

30.          Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak tarafınızdan anıt park olacağı ilan edilen Rızabey apartmanının bulunduğu bölgedeki anıt park projesi hazır mıdır?

31.          30.10.2020 tarihinde yaşanan deprem sonrası Bayraklı Şehir Hastanesi bölgesinde orman vasfı dışına çıkarılarak ve alanın sit statüsü yeniden düzenlenerek bir kısmı tamamen doğal sit statüsü dışına çıkarılmak sureti ile alelacele “rezerv alanı” belirlenmesi hangi bilimsel dayanaklarla yapılmıştır? İzmir’de 1995 yılında meydana gelen sel felaketi sonucu yitirdiğimiz 65 vatandaşımızın 58’i Laka Deresi Havzası’ndan gelen sele kapılarak hayatını kaybetmesi sonrasında harcanan kamu kaynakları yapılan binlerce km. teras, ağaçlandırma yapılan alanın yeniden konut alanına çevrilmesi yeni felaketlerin kapısını açmayacak mıdır? Kentsel alan içerisinde rezerv alan/alanlar olarak belirlenebilecek kamu mülkiyetindeki alanlar olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmış mıdır?

YORUMLAR

  • 0 Yorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İzmir Kırgızistan ile daha yakın ilişkiler kuracak
İzmir Kırgızistan ile daha yakın ilişkiler kuracak
Bizim yapmamız lazım
Bizim yapmamız lazım