Korku, görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdiğimiz en doğal tepki. Bu kimi zaman karanlıktan korkmak şeklinde ortaya çıkıyor, kimi zamansa birtakım hastalıklara karşı gelişebiliyor. Araştırmalar, erken teşhis ve gelişen tedavi seçeneklerine rağmen kişileri en fazla korkutan ve çaresizlik hissi yaratan hastalığın kanser olduğunu gösteriyor. Karsinofobi adı verilen kansere karşı duyulan aşırı korku ve kaygının kişinin yaşama sevincini elinden alarak günlük yaşantısını sekteye uğratabildiğini belirten Acıbadem Bodrum Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Seren Öztoprak, bu durumun ya sürekli hastaneye taşınma ya da doktora gitmekten korkarak yaşanılan ciddi olabilecek sorunlara bile kayıtsız kalma sonucunu getirdiğini vurguluyor.
Uzun süreli hastalıklar hastalık korkusu doğuruyor
Hastalık korkusuna sahip kişinin genellikle bedensel bir belirti de olmadan sürekli bir hastalığı olduğunu veya olacağını düşündüğünü söyleyen Klinik Psikolog Seren Öztoprak, teşhis konulabilmesi için öncelikle söz konusu kişinin en az altı ay bir hastalıkla uğraşıp uğraşmadığına ve yoğun bir kaygı yaşayıp yaşamadığına baktıklarını belirtiyor. Böylesi bir durumda kişi kendisinde birden fazla hastalığın varlığından korkabildiği gibi kanser benzeri tek bir hastalık grubuna da odaklanabiliyor.
Geçmiş ve aile öyküsü de önemli
Çocuklukta kişinin kendisinin ya da yakın bir aile bireyinin yaşadığı ciddi bir rahatsızlık, ailenin hastalıklara karşı tutumu (örneğin aşırı kaygılı ebeveynler), bedensel duyumlara karşı aşırı hassasiyet geliştirmek ve bunun kaynağının farkında olmamak ya da bu tür duyumları hastalık olarak yorumlamak bu korkunun kaynağını oluşturuyor.
Korku kaynağından uzak durulamıyor
Kişinin kendisinin ya da yakınlarının kanser olabileceği endişesinin günlük yaşantının içine sızdığını ve hayatını zorlaştırdığını belirten Psikolog Seren Öztoprak, birçok kişinin korku kaynağından uzak durarak fobileriyle baş edebilmesine karşın karsinofobi yaşayan insanların bu korkudan sakınamadığına dikkat çekiyor. Bu hastalıkla bir şekilde temasta olan, yakın bir aile üyesi ya da arkadaşı kanser tanısı alan, bir sevdiğini kanserden kaybeden, kendisi yakın zamanda biyopsi yaptıran ve kendisini kanser odaklı haber, film veya hikayelere fazlaca maruz bırakan kişiler, korkularını dizginleyemezse durum karsinofobiye dönüşüyor.
Ya doktora taşınılıyor ya da kapısından bile geçilmiyor
Kanser olma korkusunun yarattığı yoğun anksiyete insanları farklı davranışlara sevk ediyor. Sağlıkla ilgili yoğun endişe yaşayıp sık sık doktora giden, tetkik yaptıran ve kanser olmadığına ikna edilme ihtiyacı hisseden bir grup insan olduğu gibi kötü haber almaktan ve endişelerinin doğrulanma ihtimalinden korkarak doktora gitmeyi erteleyen ya da reddeden bireyler de mevcut.
Doğru kaynaklardan bilgilenme önem taşıyor
Uzman Klinik Psikolog Seren Öztoprak, kişinin bu durumla baş edebilmesi için ilk şartının korkusunu dile getirmekten kaçınmaması olduğunun altını çiziyor. Vücudun kanser belirtileri açısından sürekli takip edilmemesi, sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirilmesi, düzenli sağlık kontrolleri yaptırılması ve bunların sonuçlarına itibar edilmesi, kanseri atlatmış kişilerle temas kurulması ve ayrıca profesyonel yardım almaktan kaçınılmaması da öneriler arasında yer alıyor. Kanser hastalığını atlatan ancak tekrar etmesinden yoğun kaygı duyan kişilerin de kendilerine korku ve kaygının hayatta kalmayı sağlayan normal içgüdüler olduğunu hatırlatarak korkularını kabul etmesi, stresi mümkün olduğunca azaltması ve tedavi sonrası kontrollerini de aksatmaması gerekiyor.
YORUMLAR