İhracat büyümeye katkı sağlayacak şekilde...

İhracat büyümeye katkı sağlayacak şekilde kurgulanmalı

Türkiye’nin 2016-18 dönemini kapsayan Orta Vadeli İstikrar Programı’nda ortaya konulan büyüme

İhracat büyümeye katkı sağlayacak şekilde kurgulanmalı

Türkiye’nin 2016-18 dönemini kapsayan Orta Vadeli İstikrar Programı’nda ortaya konulan büyüme

İhracat büyümeye katkı sağlayacak şekilde kurgulanmalı
22 Ekim 2015 - 11:38

Türkiye’nin 2016-18 dönemini kapsayan Orta Vadeli İstikrar Programı’nda ortaya konulan büyüme

hedeflerine ihracatın katkısının olmayacağı tespitine Ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin tepki gösterdi.

Alkin, “Hükümetin asıl ihracatın büyümeye nasıl katkısı olacağını çalışması gerekir” dedi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde; Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ve TÜGİAD Ege Şubesi

işbirliğinde düzenlenen, “Yeni Bir Seçim Arifesinde 2016 Beklentileri” konulu toplantıda TÜGİAD

Ekonomi Danışmanları Prof. Dr. Kerem Alkin ve Dr. Can Fuat Gürlesel 2016 yılı ve sonrasındaki yıllara

ilişkin öngörülerini İzmir iş dünyası temsilcileriyle paylaştı.

İlk konuşan Prof. Dr. Alkin, “Hükümetin asıl ihracatın büyümeye nasıl katkısı olacağını çalışması gerekir.

2016 yılında huninin en dar yerinden geçeceğiz. Türk halkını intihar edercesine borçlandırmaya devam

ettirerek büyüme kabul edilebilir değil. Gelişmekte olan ekonomilerde ortalama büyümenin yüzde 1.7'ye

düştüğü bir ortamda 2016 yılında yüzde 4, 2017 yılında yüzde 4.5 ve 2018 yılında yüzde 5 büyüme hedefi

kaptanın gemiyi kayalıklara son sürat çarpmaya götürmesidir. 2016 yüzde 3, 2017 yüzde 3.5, 2018 yüzde 4

büyüme hedeflenmeli. İhracat da büyümeye katkı sağlamalı" dedi.

Vahşi kur savaşları yaşanıyor

Dünya genelinde vahşi kur savaşları yaşandığına da işaret eden Alkin, 22 Mayıs 2013 tarihinde dönemin

Amerikan Merkez Bankası Fed Başkanı Ben Bernanke'nin parasal genişlemeye önümüzdeki dönemde

azaltılarak son verileceğini açıklaması sonrasında Amerika ile Avrupa Birliği arasında kur savaşlarının

hızlandığına işaret etti. Alkin şöyle devam etti: “Kur savaşlarının sonucu Almanya Yunanistan krizini

bilinçli olarak kötü yönetti. FED, Almanya'nın tutumuna karşı faiz indirimini erteledi ve 1.05 seviyesine

kadar gelen pariteyi tekrar 1.13-1.14 bandına getirdi.”

Türkiye dolardan 80 kuruş tokat yedi, doları 40 kuruş kendimiz yükselttik

“Türkiye’de dolar kurunun bugün 2.23 seviyelerini konuşmamız gerekiyordu” diyen Prof. Dr. Alkin, buna

karşılık Türkiye’de 3.03 dolar kuruna şahit olduğumuzu bu 80 kuruşun 40 kuruşunun FED’in

politikalarından, 40 kuruşunun ise Türkiye'nin gezi olayları, 17-25 Aralık süreci, siyasi ve ekonomik

istikrarsızlık, arka arkaya yapılan seçimler yüzünden oluşan ekonomik ve siyasi kırılganlıklarından

kaynaklandığını savundu. Alkin, “22 Mayıs 2013'ten bu yana Hindistan Rupisi dolar karşısında yüzde 16

değer kaybederken, Türk Lirasındaki değer kaybı yüzde 38'e ulaştı. Bu aradaki farkın nedeni Türkiye'deki

kırılganlıklar oldu. 1 Kasım seçimleri sonrasında oluşacak olan TBMM bizi yeni bir hükümetle tanıştırırsa

normalleşiriz. Aksi takdirde gökyüzüne giden dolar hepimizi sıkıntıya sokar” diye uyarıda bulundu.

Çin bir transformasyondan geçiyor

Çin'de bir dönüşüm, transformasyon olduğuna işaret eden Alkin, bu değişimi de şöyle özetledi: “Çin birkaç

yıl öncesine kadar 6 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe sahipken, 2 trilyon dolar ihracat yapıyordu,

günümüzde ise 15 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe ulaştı. Bu şartlarda Çin’in dünyaya 5 trilyon dolar

ihracat yapması gerekiyor. Çin’in bugünkü şartlarda bu ihracatı yapması mümkün değil. Çin’in ihracatı 2.3

trilyon dolar seviyesinde kaldı. Çin'in ulaşabileceği ihracat rakamı önümüzdeki süreçte 3 trilyon dolar. Çin

3 trilyon dolar dünyaya mal satıyorsa, 12 trilyon doları Çin'de iç piyasada satmak zorunda. Bunun için

halkının refahının arttırması gerekiyor. Halkın refahını arttırmanın en önemli yolu kendi para biriminin

değer artışına izin vermesinden geçiyor. Bu nedenle Çin parasının değer kazanmasına izin vermek

zorunda.”

Çin'in transformasyonunu 2 akrobatın 150 km hızla giden 1 motordan diğer motora atlamasına benzeten

Alkin, Çin'in bu değişimi yapabilmesi için büyümesini yavaşlatması gerektiğini, önümüzdeki yıllarda

Çin’de yüzde 5.5-6 büyüme rakamları görüleceğini ifade etti.

Türkiye fırsatları tepti

Türkiye'nin dünyadan emtia alıp ürün sattığına işaret eden Alkin, “Emtia fiyatlarının dünyada yüzde 50

gerilediği bir süreçte Türkiye döviz kurlarındaki artış nedeniyle bu fırsattan yararlanamadı. Döviz kurunu

yönetebilseydik ortalama büyümemiz yüzde 4.5 olabilirdi. Önümüzdeki yıllarda ihracat pazarlarımızı

çeşitlendirmemiz ve üretim odaklı avantajdan yararlanmamız gerekiyor. İhracatta 6 bin çeşit mal satıyoruz.

rakiplerimizde 18 - 20 bin çeşit mal satanlar var. ihracatta ürün çeşitliliğine ulaşmamız gerekiyor” diyerek

sözlerine son verdi.

Önümüzdeki yıllarda borçlanma zorlaşacak

Dünya’da 2008 ekonomik krizi sonrasında bankaların güç kaybettiğini ve Merkez Bankalarının devreye

girdiğini anlatan Dr. Can Fuat Gürlesel, bu süreçte FED’in de aralarında bulunduğu 4 büyük Merkez

Bankasının 15.5 trilyon dolar parasal genişleme sağladığını, 2016-17 dünya ekonomisinde ise

borçlanmanın eskisi gibi olmayacağını, sıkı bir kredilendirme sürecinden geçileceği ve kolay para

bulunamayacağı uyarısında bulundu.

FED’in piyasaya verdiği 15 trilyon doları çekeceği için dünya genelinde daha yüksek faizler beklediklerini

dillendiren Gürlesel, “Türkiye'de faizler 2-3 puan artacak” dedi.

Çin’deki politika değişikliği orta vadede Türk ihracatçısına avantaj sağlayacak

Çin’in devlet kapitalizmi ile büyüdüğünü, çok çeşitli desteklerle Çin sanayisini daha rekabetçi hale

getirdiğini anlatan Gürlesel şöyle devam etti: “2014 başında gelen Çin Yönetimi örtülü destekleri geri

çekiyor bu orta vadede bizim ihracatçılarımızın rekabetçiliğini arttıracak.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
“1 Mayıs Ve 19 Mayıs’ta Gündoğdu’dayız”
“1 Mayıs Ve 19 Mayıs’ta Gündoğdu’dayız”
Yarımada’ya 10 Milyon Liralık Su Yatırımı
Yarımada’ya 10 Milyon Liralık Su Yatırımı