EÜ Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonu’nda gerçekleşen çalıştayın açılışına EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, EÜ Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit, senato üyeleri, EÜ akademik ve idari personeli, çeşitli ülkelerden konuklar ile öğrenciler katıldı.

Çalıştayın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Budak, “Ege Üniversitesi olarak; biz, Türk Dünyası Araştırma Enstitüsü’ne ve çalışmalarına özellikle ilgi gösteriyoruz ve destek veriyoruz” dedi.  Türk milletinin köklü bir millet olduğuna değinen Rektör Prof. Dr. Budak, “Türk milleti, köklü bir millettir. Türk milleti, medeniyet tarihinde çok özel alana sahip bir millettir. Türk milleti olarak Balkanlardan Sibirya’ya dayanan geniş bir coğrafyada köklerimizin olduğunu biliyoruz ve bundan dolayı da gurur duyuyoruz. Ancak değişen dünya koşullarıyla birlikte büyük aktörler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle Sovyet sonrası Türk dünyasında da kıpırdanmalar ve farklılıklar oluşmuştur” diye konuştu.

Türk dünyasını oluşturan ülkelerin önemli birer ekonomik figür olduğuna değinen Rektör Prof. Dr. Budak, “Türk dünyası olarak verdiğimiz bütün ekonomik mücadeleler önem arz ediyor ve bir dinamik olarak süreç içerisinde rol alıyoruz. Bu bakımdan da Sovyet sonrası Türk dünyası üzerine daha derin ve detaylı bir şekilde çalışılmasında fayda vardır” diyerek katılımcılara teşekkür etti.

Konuşmasına Türk Dünyası Araştırma Enstitüsü’nden bahsederek başlayan  Prof. Dr. Nadim Macit ise  “Türk Dünyası Araştırma Enstitüsü, Ege Üniversitesi’ne bağlı bir kurumdur. Türkiye’de başka bir benzeri olmayan ve özel bir kurum olan Türk Dünyası Araştırma Enstitüsü bütün dünyaya açılan bir penceredir. Burada 6 ana bilim dalında çalışmalar yapıyoruz ve TÖMER kurs merkezimiz aracılığıyla diğer ülkelerden gelen öğrencilerimize Türkçeyi öğretiyoruz” dedi.  Türk Dünyası Araştırma Enstitüsü’nün dil ve coğrafyadan çok daha fazlasını ele aldığına değinen Müdür Prof. Dr. Macit, “Türk Dünyası Araştırma Enstitüsü, dil ve coğrafyadan çok daha fazlasını, yani Türklere ait olan her şeyi kapsayan bir kurumdur. Yine Türk dünyası önemli kültürlerden oluşan bir bütündür. Geleneğe baktığımızda birçok coğrafyada Türklerin izleri bulunmaktadır. Sovyet sonrası jeopolitik değişiklikleri görüyoruz. Bu yüzden enstitümüz Türkiye’nin jeopolitik konumu ile ilgili de adımlar atmaya karar vermiştir.  5 Mayıs’a kadar çalışmalarımızı sürdürüp, bildirimize zemin hazırlayacağız” diye konuştu.