Moderatörlüğünü EGSD Yönetim Kurulu Üyesi Nurgül
Şahin’in yaptığı “Müşterek Geleceğimiz için Sürdürülebilir Moda” paneline Loft Marka
Danışmanı ve Kurumsal İletişim Direktörü Erdal Güvenç, İzmir Ekonomi Üniversitesi
Tekstil ve Moda Tasarımı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şölen Kipöz, Cybele markasının
yaratıcısı, Tekstil Tasarımcısı Sibel Bozcakurt ve Yeşil Yama/Sürdürülebilir Tekstil
Danışmanı İrem Yanpar Coşdan katıldı.
Panelin açılışında konuşan EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Hayati
Ertuğrul, EGSD’nin 28 yıldır faaliyetlerini başarı ile sürdüren bir sivil toplum kuruluşu
olduğunu belirterek, “Hazır giyim ve tekstil sektörlerinde “sürdürülebilirlik” uzun
zamandan beri gündemdedir, küresel olarak tüm dünyayı etkileyen pandemi ile
birlikte birçok sektörün de gündemi haline gelmiştir” dedi. Ertuğrul, 2008 yılında
organik hazır giyim üretimini ve ihracatını teşvik etmek amacıyla başlattıkları
faaliyetlerini son yıllarda sürdürülebilirlik üzerine yoğunlaştırdıklarını söyledi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan İzmir Akdeniz Akademisi’nin 5 yıldır
düzenlediği “İyi Tasarım İzmir” etkinliğine her yıl katıldıklarını söyleyen EGSD
Başkanı Ertuğrul, “İyi Tasarım İzmir‘in bu yılki teması ‘Müşterek Gelecekler’ olarak
belirlendi. Dernek olarak bu ana tema çerçevesinde “Müşterek Geleceğimiz için
Sürdürülebilir Moda” konulu bir söyleşi ile İyi Tasarım İzmir’e katkı koymak istedik”
diye konuştu.
“Tedarik zincirleri şeffaf olmalı”
İzmir Ekonomi Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şölen
Kipöz panelde yaptığı konuşmada sürdürülebilirliğin 1990’larda gündeme geldiğini
ifade etti. Sürdürülebilirlik hedefinin bir çatı olduğunu ve kolay olmadığını söyleyen
Doç. Kipöz, tüm girdilerin ve tedarik zincirinin şeffaf olması gerektiğini söyledi. Yavaş
moda kavramı üzerinde duran Kipöz, “Etik, şeffaf, izlenebilir, paylaşımcı ve döngüsel
bir sistem öneren yavaşlığın çevreye duyarlı, yerel kaynakların kullanıldığı daha uzun
ömürlü tasarımların inşa edilmesini ön planda tutuyor” dedi. Kipöz, hızlı yapmak, çok
yapmak, sorumsuzca üretmek yerine tüm paydaşların ortak akılla hareket etmesi
gerektiğini vurguladı.
“Uzun ömürlü kullanım benimsenmeli”
Cybele markasının yaratıcısı, Tekstil Tasarımcısı Sibel Bozcakurt hava ve su
kirliliğinin, şuan dünyayı çaresiz bırakan ve milyonlarca insanın ölümüne neden olan
pandemiden daha büyük sorun olduğunu söyledi. Sektöre bu konuda çok görev
düştüğünü söyleyen Bozcakurt, “Bir çok global marka bu konuda sorumluluk almaya
başladı, dünya çevre örgütünün baskısını üzerinde hissettikleri için kendi
tedarikçilerini de bu konuda duyarlı olmaya teşvik ediyorlar” dedi. Hazır
giyim endüstrisinde geçmişte bir ürünün tasarımdan mağazalara giden normal
sürecinin 6 aylık bir zaman diliminden oluştuğunu söyleyen Bozcakurt, “Hızlı moda ile
2-3 haftada bu ürünler mağazaya gidiyor artık. Bu çok zor bir süreç ve bu kaynakların
çok tüketilmesine neden oluyor. Bu sebeple başlayan yavaş moda, geri dönüşüm,
ileri dönüşüm gibi kavramların global markalar tarafından da benimsenmeye başlıyor”
diye konuştu.
“Müşteri ne aldığını bilmeli”
Yeşil Yama/Sürdürülebilir Tekstil Danışmanı İrem Yanpar Coşdan, en önemli
problemin tekstil tedarik zincirinin karmaşık yapısı olduğunu söyleyerek, “Son 20
yıldır hızlı üretim – tüketim dengesi nedeniyle zamanla bu yapı oluştu. Bu zincirin
takip edilemezliği, buradaki iş gücü ve doğal kaynak sömürüsünü gizliyor. Tüm
paydaşların üzerine odaklanması gereken konu sektörün hızlı, maliyet odaklı ve
şeffaf olmayan yapısının değiştirilmesi yönünde olmalı” dedi. Bir marka hangi
ürününü çok satıyorsa bir dahaki sezon ona benzer ürüne yöneldiğini söyleyen
Coşdan, “Müşteri doğru tercihte bulunmak için süreci şeffaf olarak görmeli. Nehirleri
kirleten bir üretici ya da üretim modelini gören tüketici o ürünü almaz ya da organik
olarak üretilmiş bir ürüne biraz daha fazla ödeme yapabilir. Bunun olması için sürecin
şeffaf olması şart” diye konuştu.
“Marka, üretici ve tüketici ekolojik üretime sahip çıkmalı”
Loft Marka Danışmanı ve Kurumsal İletişim Direktörü Erdal Güvenç ise sürdürülebilir
modaya Türk toplumu olarak geçmiş alışkanlıklarımızda daha yatkın olduklarını
söyleyerek, “Son dönemlerde ise çabuk tüketen bir toplum olduk. Bir yaz
giydiğimizi sonraki yaz giymek istemiyoruz” dedi. Ekolojik üretimin değerinin henüz
anlaşılamadığını söyleyen Güvenç, “Marka, üretici ve tüketici olarak bu konuya sahip
çıkmamız gerekiyor. Bir tarafın sahip çıkması yeterli değil” dedi. Bu konuda firmaların
farkındalık yaratıcı çalışmalar yaptığını belirten Güvenç, “Bir su firması plastik su
şişelerini toplayıp ikinci üçüncü kez kullanıma başladı ve üzerine kaçıncı kullanımda
olduğunu yazdı. Tüketici de aldığı ürünün geri dönüşüme özen gösterdiğini bilerek
almaya başladı” dedi. Kendilerinin de Loft olarak imha edilecek kumaşları toplayıp
çanta, kilim gibi bazı materyallere çevirip sunduklarını vurgulayan Güvenç, “Global
markalarda sürdürülebilir ve ekolojik koleksiyonlar henüz sadece kapsül olarak ya da
tema olarak yer alıyor. Tamamen ekolojik koleksiyon yaratmanın maliyeti yüksek ve
bu maliyet de tüketiciye yansıyor. Bu çalışmaların önemini tüketiciye iyi bir yönetim
ve algı çalışması ile anlatılıp tanıtabilmek gerekiyor ” diye konuştu.
EGSD, modanın geleceğini masaya yatırdı
İzmir Akdeniz Akademisi tarafından İzmir’deki tasarım faaliyetlerini bir arada toplamak için beş yıldır gerçekleştirilen ‘İyi Tasarım İzmir’ etkinliği bu yıl çevirim içi olarak düzenlenirken, Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) düzenlediği bir panel ile etkinlikteki yerini aldı.
18 Aralık 2020 - 10:16
YORUMLAR