Birileri Anayasa Mahkemesini, Birileri Sayıştay’ı Tanımam Diye Başlarsa…
Sayıştay raporlarında, kurumlar üzerindeki bulguların dikkat çekici olduğunun altını çizen
Bayır, ‘’Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) bulgularında, 2019 başında 12.3
milyon TL ödenek tahsis edilmiş Kurum, diğer kalemlerde yıl başındaki ödeneğe kıyasla
düşük harcamaya giderken, yıl sonu itibarıyla mal/hizmet alım giderinde yılbaşı ödeneğinin 2
katı kadar harcamayı (28 milyon TL) neden yapmıştır? 2019’da 28 milyon TL mal/hizmet
alımı yapan MAPEG, hukuki statüsünün değiştirildiği ve bağlı kuruluş haline getirildiği
2018’den beri taşınmazları için neden tahsis ve devir talebinde bulunmadı, taşınmazlarının
kaydını niçin yapmadı? MAPEG, kanunen iç kontrol ve denetim sistemini kurmak zorunda
olduğu halde bunu neden yapmamıştır? İç kontrol sisteminin sadece bir veri dosyalama işi
olmadığı, bunun yönetim destek sisteminin temeli olduğunu ve Kurumun karşı karşıya
kalacağı riskleri tespit etmeyi de sağladığını belirten Sayıştay’ın uyarısına rağmen bu sistem
neden faaliyete geçirilmemiştir? Bu sistemin elektronik ortamda kurulmaması halinde eski
sorunların süreceğini belirten Sayıştay’ın uyarısından sonra işlem yapılmış mıdır? Yoksa
Sizlerde birileri gibi, ‘Ben sayıştay – mayıştay anlamam. Bildiğimi okurum’ anlayışında
mısınız? Birileri anayasa mahkemesini, birileri, Sayıştay’ı tanımam diye başlarsa, bu işlerin
sonu nereye gider?’’ sorularını yöneltti.
İyi ki CHP’li Belediyeler Var
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü’ne değinen Bayır, ‘’Bor, Korona sürecinde
faydalanamadığımız bir maden olarak karşımıza çıkmaktadır. Korona sürecinde, partili
Cumhurbaşkanının bor dezenfektanı hakkındaki reklam, satış talimatı işe yaramamış olacak
ki, piyasada dezenfektan işletmeler için hala yüksek sabit maliyetlerden birini oluşturmakta,
bizim belediyelerimizin ücretsiz dağıtımı olmasa evlere dezenfektan ulaşmayacaktı. İyi ki
CHP’li belediyeler var. Maskeyi dağıtamayan, sokağa çıkma yasağını yönetemeyen, esnafın
yükünü karşılayamayan iktidar, bor dezenfektanını da tüm evlere ne yazık ki ücretsiz olarak
sunamamıştır. Partili Cumhurbaşkanı, Bakan Fatih Dönmez’e, 24 Mart 2020 tarihinde,
‘Gerçekten söylediğiniz şu dezenfektan hakikaten bu işi gördüğüne göre, çok ciddi bir reklam
kampanyasına girip şu dezenfektanla bu açığı kapayalım. Bundan bize de bir gönderin.
Elimizi mahvetmesin ama’ ifadelerini kullanmıştı. Bakanlık bor dezenfektanı için hangi
reklam kampanyasını yürütmüş ve bunun sonucunda ne kadar ihracat gerçekleşmiştir? Bu
talimattan sonra; ülkelere, dezenfektan ve deterjan satışı olmuş mudur? Yaklaşık 23 milyon
TL bütçeli kurumlar daha ne kadar işlevsiz biçimde çalıştırılacaktır?’’ sorularının
cevaplandırılmasını istedi.
EPDK, Sayıştay'ın Resmen Kara Listesindedir
EPDK’nın kendi kestiği cezaların peşine düşmeyerek, elektrik piyasası kanunuyla enerji
alanında yeni yetkiler aldığını belirten Bayır, ’’Elektrikte kayıp-kaçak hedefinin tutmadığı,
yeni torbayla, acı da olsa itiraf edilerek faturalara bu bedelin 5+5 yıl daha yansıtılacağı madde
eklemiştir. Üstelik bu da yetmezmiş gibi, 1 Ekim’de elektriğe % 5.7 zam yapılmıştır. Kayıp-
kaçak bedellerinin alınmaması ile ilgili 2015 yılında, 2020’de, bu bedeller alınmayacak
demiştiniz. 2020 yılında, 2025 yılını işaret ettiniz, şimdi ise partili Cumhurbaşkanına yetki
vererek bu süreyi 2030 yılına uzatıyorsunuz. Soruyorum, bu millet, kullanmadığı elektriğin
bedelini ne zaman ödemeyi bırakacak? Sadaka gibi verdiğiniz asgari ücreti, hakkaniyetli bir
biçimde arttırmazsanız, halkımızı açlığa, sefalete mahkûm edeceksiniz‘’ diyerek sözlerini
bitirdi.
Bu Bütçe Refahı Değil, Açlığı, Mutsuzluğu Getiren Bir Bütçedir
Mecliste, bütçe görüşmelerinde CHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı kurumları eleştirdiği konuşmasında, ‘’Bu bütçe, halkın bütçesi değildir. Bu bütçe refahı değil, açlığı, mutsuzluğu getiren bütçedir’’ dedi.
10 Aralık 2020 - 18:24
YORUMLAR