Dünyada %15 oranında görülen böbrek taşı rahatsızlığına ülkemizde de sık rastlanılıyor. Her 10 kişiden biri yaşamının bir döneminde karşılaşabiliyor. Oluşumunda; düzensiz beslenme şekilleri, hareketsiz yaşam, obezite, yaşanılan coğrafi bölgelerin özellikleri, yaş ve genetik faktörler rol alıyor. Geçmişte erkeklerde sık görülen böbrek taşlarının günümüzde kadınlar ve çocuklarda da hemen hemen aynı oranlarda görülmeye başladığı belirtiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. R. Gökhan Atış, böbrek taşlarının nedenleri ve modern tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Obezite, yanlış beslenme ve hareketsiz yaşama dikkat!
Prof. Dr. Atış, “Ülkemiz böbrek taşının yaygın olduğu coğrafi bölgelerden birinin tam ortasında. Bu durum toplumumuzun böbrek taşı bakımından daha riskli olmasına neden oluyor. Obezite, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, aşırı karbonhidrat ve tuz tüketimi böbrek taşı riskini artırıyor” dedi.
Bel ya da yan ağrılarınızı, idrarınızdaki yanmayı hafife almayın
Hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen böbrek taşlarının en önemli belirtisinin ağrı oldğunu belirten Atış, “Genellikle gelip giden ağrılarla kendisini belli eden böbrek taşı ağrıları bazı hastalarda hiç fark edilemeyecek kadar hafifken, bazılarında çok şiddetli olabilir. Bu şikayet bel ağrısı, yan ağrısı veya böğür ağrısı olarak tanımlarlar. Ağrılar dışında idrarda yanma, idrarda kan, sık sık idrara çıkma, idrar yapma veya idrar yapma zorluğu, mide bulantısı ya da kusma da görülebilir” diye konuştu.
Kandaki bazı minerallerin idrarda çözülerek vücuttan atıldığını vurgulayan Prof. Dr. Atış, şöyle konuştu; “Ailesinde böbrek taşı olan veya taş oluşturacak düzende yaşayan kişilerde çözünürlük azalır. İdrar yollarında toplanan kristaller büyüyerek taş şeklini alır. Enfeksiyona bağlı taşlar, ürik asit taşları, sistin taşları ve kalsiyum fosfat taşları da görülebilir. Problem, teknolojik yöntemlerle kolayca teşhis ediliyor. Doktora başvuran hasta için fiziki muayeneden sonra ürolojik röntgen, ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleri uygulanır. Bu yöntemlerle taşların tamamına yakını belirlenir. İdrar yolu enfeksiyonları, taşlardan dolayı idrarda kanamayı tespit etmek için bir idrar tahlili ve idrar kültürü yapılır. Taşın neden olabileceği problemleri belirlemek veya bu durumun kaynağını araştırmak için de kan tetkikleri kullanılır. Tedavi planı; taşa bağlı şikayetlerin şiddetine, taşın böbreklere bir zarar verip vermediğine ve böbrek fonksiyonlarının bozulup bozulmadığına göre şekillenir. Tedavinin şekli taşın boyutu, sertlik derecesi, yeri ve hastaya ait faktörlere göre belirlenir. 2 cm’den küçük taşlar, şok dalga tedavisi (ESWL) ya da idrar kanalından girilerek ve taşın lazer ile kırıldığı Retrogradintrarenal cerrahi (fleksibleüreteroskopi) yöntemi ile tedavi edilir. Taş 2 cm boyutunun üzerindeyse, genellikle bel bölgesinden 1 cm’lik kesi ile böbreğin içine girilerek taşları kırılıp dışarıya alınması yöntemi (perkutannefrolitotomi) uygulanmaktadır. Tecrübeli merkezlerde birkaç seans olmak koşuluyla 2 cm’den büyük böbrek taşları Retrogradintrarenal cerrahi (fleksibleüreteroskopi) yöntemiyle de tedavi edilebilir. İşlemlerin hangisinin uygulanacağına hastaya ait faktörler de göz önüne alınarak karar verilir. Tekrarlayan böbrek taşlarında tedavi sonrasında bu taşların altında yatan nedenin belirlenmesi çok önemlidir. Eğer işlem sırasında bir taş parçası alınabilmiş veya hastanın düşürdüğü bir taş mevcutsa, bu taşın laboratuvarda analizi yapılarak içeriğinin ne olduğunun belirlenmektedir. Bunun yanı sıra kan ve idrarda bazı değerler ölçülerek, altta yatan metabolik veya hormonal bir neden olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu araştırmalardan sonra hekim kontrolünde taş hastalığının tekrarlamasını engelleyecek ilaçlar kullanılabilir ve taş hastalığının tekrar etmesinin önüne geçilebilir.”
Böbrek taşı işaretlerine dikkat!
Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Gökhan Atış, bel ağrılarının ve idrar yaparken yanmaların böbrek taşının habercisi olabileceğini söyledi
16 Aralık 2022 - 12:59
YORUMLAR