OECD Ülkeleri ile kıyaslandığında; Türkiye’de toplam vergi yükünün ağır olmadığını ancak, bu yükün mükellefler arasında adil, mali güce uygun şekilde dağılmadığını söyleyen Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, 2022’de yapılan düzenleme ile tablo biraz değişmiş olsa da, uzun yıllar boyunca Türkiye’de vergi yükünü taşıyan ana kesimin ücretliler olduğunu belirtti. Yavaşlar, “Ülkemizde vergi gelirlerinin yüzde 65 civarında bir kısmı dolaylı vergilerden (katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, özel iletişim vergisi gibi) sağlanmaktadır. Büyük pay, katma değer vergisi ile özel tüketim vergisine aittir. Türk-İş verilerine göre, Ekim 2022 itibariyle dört kişilik bir ailenin -sadece gıda harcamalarından oluşan- açlık sınırı 7 bi 425 TL, -gıda harcamalarının yanı sıra giyim, kira, ulaşım, yakıt gibi zorunlu harcamalardan oluşan- yoksulluk sınırı 24 bin 186 TL, bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise 9 bin 706 TL’dir. 1 Temmuz 2022 itibariyle Türkiye’de net asgari ücretin 5 bin 500 TL olduğu dikkate alınırsa, asgari ücretlilerin fazla mesaiye kalmak ya da birden fazla işte çalışmak zorunda kaldıkları, aldıkları asgari ücretin neredeyse tamamının KDV ve diğer harcama vergileriyle yüklendiği açıktır” dedi.
“Zorunlu mal ve hizmetler üzerindeki KDV oranı yüzde 1’e indirilmeli”
2022 yılında yapılan düzenlemeye de değinen Prof Dr. Funda Başaran Yavaşlar şöyle konuştu: “Asgari ücretin, işçi SGK primi ve işsizlik sigorta primi çıkarıldıktan sonraki kısmı gelir vergisi dışında bırakıldığı için, sanki gelir vergisiyle ilgili bir sorun kalmamış gibi düşünülüyor. Ancak gerçekler böyle değil. Öncelikle, asgari ücret üzerindeki dolaylı vergi yükü halen ağırlığını sürdürmektedir. Dolaylı vergiler bakımından da temel gıda ürünleri üzerindeki KDV’nin yüzde 1’ indirilmesi önemlidir, ancak tek başına yeterli değildir. Zorunlu yaşam gideri konusu diğer mal ve hizmetler üzerindeki KDV oranının da yüzde 1’e indirilmesi gerekir. Burada ilk olarak düşünülmesi gerekenler, bebekler, çocuklar, gençler ve yaşlılar ile engellilerin kullanması zorunlu mal ve hizmetlerdir. Ayrıca, belli bir miktara kadar internet, elektrik, su ve doğalgaz üzerindeki dolaylı vergilerin de, ki burada katma değer vergisi, özel iletişim vergisi, çevre temizlik vergisi gibi vergilerden bahsediyorum, kaldırılmaları ya da en azından azaltılmaları zorunludur. Bu tür malların bedelsiz teslimi halinde ise asla KDV hesaplanmamalıdır. Gelir vergisine gelince,vergiden istisna edilen asgari ücret kısmı son derece dar belirlenmiş; işveren tarafından sağlanan ve GVK’daki istisnanın dışında kalan yemek gideri, yol gideri, mesken tahsisi gibi menfaatler gelir vergisine tabi tutulmuşlardır. Ayrıca, asgari ücretlinin fazla mesai ya da basit bir ek iş (ikinci iş) karşılığında elde ettiği ücret de gelir vergisine tabi tutulmuştur. Üstelik, bu tür durumlarda net asgari ücreti aşan ücret tutarı üzerindeki gelir vergisi hesaplanırken, gelir vergisinden istisna edilen asgari ücret tutarı da hesaba katılarak tabi olunan gelir dilimi ve vergi oranı saptanmaktadır. Bu şekilde hesaplanan vergiden, vergi dışı asgari ücrete isabet eden kısım üzerinden hesaplanan gelir vergisi indirilmekteyse de, gelir vergisinin artan oranlı tarife yapısı adaletsiz sonuçlara yol açmaktadır. Mevcut sistemde, asgari ücretlinin bekar veya evli, çocuklu ya da çocuksuz olmasına verilen önem de ortadan kalktığından, fazla mesai ya da ikinci iş gibi nedenlerle elde ettiği gelir üzerinden gelir vergisi ödemesine rağmen beyanname verme sınırına ulaşamadığından, bakmakla yükümlü olduğu aile üyeleri için yaptığı zorunlu yaşam giderlerini de indirememektedir. Nihayetinde, toplanan gelir vergisinin yüzde 90’dan fazlası stopaj, yani kaynakta kesinti yoluyla toplanmaktadır ki stopaja tabi en büyük kesim ücretlilerdir.”
Gelir vergisi üzerinde yapılması gereken düzenlemeler
Asgari ücret üzerinde iki tür ağır vergi yükü bulunduğuna dikkat çeken Yavaşlar, birinin gelir üzerinden alınan gelir vergisi, diğerinin de harcama vergileri olduğunu bildirerek, gelir vergisinde yapılması gereken düzenleme önerilerini şu şekilde sıraladı:
Mevcut sistemde, asgari ücret miktarından -GVK’daki istisnayı aşan tutarda yemek bedeli, fazla mesai ya da ek iş gibi nedenler dahil- 1 TL daha fazla gelir elde eden ücretli, asgari ücret dahil edilerek saptanacak gelir diliminin tabi olduğu oran üzerinden vergilendirilmektedir. Bu, asgari ücretin tamamen vergi dışı kalmaması anlamına gelmektedir. Asgari ücret, gelir vergisinden istisna edilmiş asgari ücret kısmını aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde de dikkate alınmamalıdır.
Mevcut sistemde vergi dışı asgari ücretin kapsamı son derece dar tutulmuştur. GVK’dan istisna tutarın üzerindeki yemek bedeli, ulaşım bedeli gibi işveren tarafından sağlanan olağan menfaatler ile gelir vergisinden istisna edilmemiş kimi sosyal yardım ödemeleri de kapsama dahil edilip, gelir vergisi dışında tutulmalıdırlar.
Mevcut sistemde, sadece işçi SGK primi ve işsizlik sigorta primi vergi dışı gayri safi ücretten indirilebilmekte; vergi dışı asgari ücreti aşan ücret tutarından (örneğin fazla mesai ücretinden) gelir vergisi alınmasına rağmen, asgari ücretlinin çocuklarının ve çalışmayan eşinin zorunlu yaşam giderleri dikkate alınmamaktadır. Çocuklar ve çalışmayan eşle ilgili zorunlu yaşam giderlerinin dikkate alınmasını sağlayan bir düzenleme getirilmelidir. Yukarı da işaret edildiği üzere, mevcut koşullar altında, asgari ücretlinin fazla mesaiye kalması ya da birden fazla işte çalışması neredeyse bir zorunluluktur.
Artan oranlı tarifedeki gelir dilimleri, gerçek enflasyon oranında yükseltilmelidir. Mevcut sistemde üçüncü basamaktan itibaren yüksek ücret geliri sahiplerine tanınan daha az vergi ödeme imkânı, düşük ücretlilere de tanınmasıdır. Şöyle ki; artan oranlı tarifenin yüzde 15’lik orana tabi ilk basamağındaki matrah aralığı ile yüzde 20’lik orana tabi ikinci basamağındaki matrah aralığı, ücretliler için daha yüksek tutulmalıdır. Böylece, düşük ücretli kesimin mümkün olduğunca ilk basamaklardaki düşük vergi oranlarından vergilendirilmesi sağlanmalıdır.’
"Asgari ücret belirlenirken, vergi yükü de dikkate alınmalı”
Vergi Hukuku Profesörü Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, Türkiye’de vergi yükünü taşıyan ana kesimin ücretliler olduğuna dikkat çekerek, “Asgari ücret belirlenirken geçim şartları ile yoksulluk sınırının dikkate alınması Anayasal bir zorunluluktur. Bunun için ise, sadece asgari ücret miktarına odaklanmak yeterli değildir. Asgari ücretli üzerindeki ağır vergi yükünün de dikkate alınması gerekir. Aksi halde, bir el ile verilen diğer el ile alınmış olunur” dedi.
20 Aralık 2022 - 08:41
YORUMLAR